top of page

ŞİİR

  • 31 Tem 2022
  • 2 dakikada okunur

Ben İlk Öğretmen okulunda şiir yazmaya başladım. O zaman duygularımı yazar ve bitiminde üzerinde pek uğraşmazdım. Yıllarca bu böyle devam etti. Nazım Hikmet’in şiirleriyle buluşmam yüksek öğretmen okulunda oldu. Nazım’ın şiirleri beni büyüledi. Va-la Nurettin’in “Bu Dünyadan bir Nazım geçti” eserini soluksuz okudum. Hatta “Karıma Mektup”, “Peyami Safa’ya yazdığı Bir Provokatör Üstüne Hiciv Denemeleri”, “Salkım Söğüt” şiirlerini hemen ezberledim. Arkadaş buluşmalarımda okur oldum.

Nazım’ı okumam biraz da serbest vezin ile yazmamı kamçıladı. Arkadaş sohbetlerinde okumanın dışında kendimi göstermek için öne çıkmadım. Şiir benim bir limanımdı. Fırtınalı günlerimde sığındığım rıhtım beni bir başka rahatlatırdı.

Öğretmenliğimde de yazmaya devam ettim. Fakat yazdıklarımı, şiirden anlayanlara hiç göstermedim. Öğrenciliğimde ve öğretmenliğimde de edebiyat dergileriyle arkadaş oldum. Cemal Süreya ve İsmet Özel gibi şairlerin şiir kitaplarının ilk baskılarını hemen aldım. İlhan Gencer, Şemsi Belli, Türkan İldeniz ile diğer şairlerin de şiir kitapları halen kütüphanemde mevcuttur.

Varlık, Türk Dili dergilerini her ay aldım. Oradaki şiirler beni besledi.

Ancak; usta bulduğum birine şiirlerimi hala okumadım.

Müfettişliğimde bir üstadıma şiirlerimden bir kaçını okuduğumda; “sen günlük yazmışın” dedi. Kendisine kızdım, neden ona okudum diye kendi kendime söylendim. Oysa o bu konularda iyi bir eleştirmenmiş. Bir de kendi yazdığı kitabı imzalayıp verdi. Ondan sonra yazdıklarım üzerinde uğraşım farklı oldu.

Bir şiiri yazdıktan sonra belki yüz defa okuduğum olmuştur. Her okuduğumda düzeltmelerim arttı. Daha mükemmeli bulmayı amaçladım. Nazım’ın yaptığı gibi sesli okumaya da başladım, ses uyumsuzluklarını sesli okumalarımda daha rahat buldum. Onları düzeltmek için çok uğraştım.

Şiir üzerindeki bilgi ve deneyimim arttı. İyi ve kötü şiiri okuyunca fark etmeye başladım. Usta oldum mu? Bu mümkün değil. Amatörce çalışmalarım devam etmektedir. Usta şairlerin şiirlerini okudukça, şiirin hala kıyısında olduğumu gördüm. Bu nedenle bir kitap bastıramadım. Biraz da mesleğim nedeni ile “mükemmeliyetçi” olduğumdan öne ve ortaya çıkamadım.

Sonunda; Okumadan, çalışmadan güzel iyi bir şiirin ortaya çıkmasının mümkün olmadığını anladım.

Şiirde imge başlı başına bir ustalık, bunu yaratmak için uğraştım ise de başardığımı sanmam. Şiir bir söz sanatı, sözlüklerden o sözcükleri bulup çıkarmak ve dizelere aktarmak yıllarımı aldı.

Biraz da şiir cesurdur. Bulunduğum görevler beni daha çekimser yaptı. Şiirde cesurluğum bir türlü ortaya bir pehlivan gibi çıkamadı.

Bu nedenle usta şairlerde öfke vardır. Şiirlerinde bunu görürsün. Haksızlığa karşı haykırırlar. Emekten halktan yanadırlar.

Şiir çocuk yüzlüdür. Ben bu yüzden şiirlerimde çocukluğuma daha çok giderim. Oralardan dizelerime giren çoktur.

Şiire başlarken bir yere gideceğini planlayamazsın, düzeltmek için günlerce uğraşır ve sonunda şiir varacağı yeri bilir.

Şiir insanı ayağa kaldırır, toplum içinde bir başka konuma kor. Bu nedenle hepimizin şiirle ilgilenmesi gerekir. Şiir yazan, okuyan yani şiiri seven kişi işinde evinde, sohbetlerinde hep kendini gösterir. “Ben buradayım” der.

Şiir yağmurdur rüzgârdır, topraktır, çiçektir güzel kokar, kar gibidir, uğultusunda kuşların kanatlarında insanı uzaklara götürür. Şiir yazan, okuyan ve seven insan mutludur.


20 Şubat 2018

Hasan OKURSOY



bottom of page