ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ
- 22 Ağu 2022
- 4 dakikada okunur
İsmail Koncuk, Öğretmenlik Kanununda, öğretmenliğin bir uzmanlık mesleği olduğunun ifade edildiğini, uzmanlığı tanımlanmış olan öğretmenlerin uzmanlığını tespit etmek için sınav yapılamayacağını söylemiş. Daha sonra da sorunun çözümüne yönelik yol göstermiş.
“Öğretmenlerin talebi ile uzmanlık da başöğretmenlik de hizmet yılına bağlı olarak tespit edilmelidir. Buna göre 10 yıl hizmeti olanlar uzman, 20 yıl hizmeti olanlar başöğretmen olmalıdır. Öğretmen odasındaki öğretmenler, zaten, ücretli, sözleşmeli, kadrolu diye bölünmüş iken, bir de uzman ve başöğretmen olarak öğretmenleri kategorize etmenin bir faydası yoktur. Başarılı öğretmeni bir test sınavı ile seçmek bizi doğruya götürmez. Meslek aşkını, sınıf hakimiyetini, öğrenciye yaklaşımını hangi sınavla ölçebilirsiniz?” Diye de sorarak açıklamalarda bulunmuş.
“Bu ve birçok sebeple öğretmenlerin kariyer düzenlemesi kıdeme göre yapılmalı, öğretmenin gelişimi için ise, düzenli ve etkili hizmet içi eğitim programları düzenlenmelidir.” Demiş. (1)
Eğitim-öğretimde birçok sorunlarımız varken, bir de bu tür sınav uygulamaları ile sorunlarımıza sorun eklemek, tüm öğretmenleri ve eğitimcileri üzmüştür.
Öğretmenlik mesleğindeki yeterlilik, sınavlarla ölçülemez, mevcut branşa göre yenilikler ile varsa uygulamalardaki eksiklikler, konulara yönelik açılacak hizmet içi eğitim kurslarında verilebilir. Böylece yenilikler öğretmene aktarabilir, aksaklıkların da giderilmesi sağlanır.
Eğitimci Niyazi Aksoy da Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ve onun getirdiği video izleme zorunluluğunun, sınavın öğretmenlerin mesleki onuruna indirilen son kırbaç olduğunu söylemiş ve “İki sayfalık ilahi bir metin gibi komisyonlara sunulup, noktası dahi değiştirilmeden mecliste kabul edilen kanunun öğretmenlerimizin çalışma huzurunu yok etmiştir.” Diye konuya yönelik sıkıntıları aktarmış. (2)
Ayrıca, “Şu an elimizde bulunan kanun, öğretmenlerin yaz tatillerini eziyete çeviriyor, 180-240 saatlik video izlemeyi ve yüz tane test sorusuyla maaş artışı sağlayacak bir kariyeri bize dayatıyor. Biz öğretmenlerimizin kariyerini sınavla belirleyen bu sisteme de karşıyız.” Demiş.
Bu uygulama ile öğretmenlik mesleğinin, alan bilgisi kadar beceriye, uygulamaya tutum ve değerlere de dayalı bir meslek olduğu unutulmuş, öğretmenlik mesleği küçük düşürülmüştür.
Niyazi Beyin belirttiği gibi bu test sınavı ile öğretmenin alan bilgisi ve ezberinin ölçülmesi tercih edilmiştir.
Bu konuda ne yapılırsa yapılsın, öğretmenlikte mesleki yeterlilik sınavla ölçülemez. Öğretmenin eğitim-öğretiminde sorumlu olduğu öğrencilerin girmiş olduğu sınavlar bu ölçüyü aşağı yukarı verir. Ayrıca bu öğrencilerin işyerlerindeki tutum ve davranışları da bir ölçüdür. Buralarda bir sorun varsa bunlar tespit edilir. Bu konularda öğretmenler hizmet içi kurslarına alınarak olumsuzlukların giderilmesi yolu seçilir.
Önemli olan öğrencidir, onun tam öğrenmeye ulaşıp ulaşmadığı, ona uygulanacak sınavlarla ölçülür. Böylece öğretmenin yeterliliği veya uzmanlığı ortaya çıkar. Öğrencinin aksayan hususlarında tam öğrenmeye öğrenciyi ulaştırmak için de öğretmenden çaba sarfetmesi istenir.
Eğitim-iş Sendikası Başkanı Kadem Özbay da “Derslik sayılarının azlığı, okulların fiziki koşullarının yetersizliği, öğretmen açığının kapatılmamış olması ve çok sayıda eğitim emekçisinin sözleşmeli/ücretli sıfatlar altında ağır sömürüye maruz kalması, müfredatın yetersiz ve gerici olması, tarikatların protokol ve ziyaret adı altında okullarda cirit atması, okul yöneticilerinin yandaşlık kriteriyle seçilip aydın eğitimcilerin bu yöneticiler tarafından baskıya maruz kalması, ikili eğitim ve taşımalı eğitim denen garabet sistemlerin hala sürdürülüyor ve eğitimdeki sorunları büyütüyor olması, devlet okulunda okumanın bile paralı hale gelmesi, bağış adı altında toplanan paralardan ulaşıma, kantin fiyatlarından araç gereç ihtiyacına kadar uzayan bir liste nedeniyle temel bir hak olan eğitimin satın alınabilir bir ürün haline gelmesi ve eğitim harcama giderlerinin çok maliyetli hale gelmiş olması, yoksul öğrencilerin ya imam hatiplere ya da ucuz işçi olarak görüldükleri meslek okullarına daha da kötüsü okul yaşamından bile bahsedemeyeceğimiz çocuk işçiliğin yeni kılıfı ve eğitim hakkının da gaspı olan MESEM’lere yönlendirilmesi, karma eğitim başta olmak üzere tüm çağdaş eğitim doktrinlerinin gericiler ve onların eksenindeki yöneticiler tarafından sistematik olarak hedef alınması, özerk şekilde bilimsel faaliyet yürütmesi gereken üniversitelerin siyasi baskıya ve müdahaleye uğraması, yani Anayasamıza göre laik, bilimsel, adil ve kamusal bir hizmet olarak verilmek zorunda olduğu halde gericileştirilen ve piyasacılaştırılan eğitimin ortaya saçtığı sorunlar maalesef her yıl daha da artarak devam ediyor. “Diye Eğitim-Öğretimdeki sorunlarımızı Şahin Ayberk’e açıklamış. (3)
Daha sonra da devam ederek “Bu meslek kanunu, yasalara göre zaten bir uzmanlık mesleği olan öğretmenliği itibarsızlaştırıyor. Fakültede zaten alanına göre eğitim alıp uzman olarak mezun olan öğretmenlere “gel bakalım uzman mısın? Bir daha bakalım” diye sorunu daha açık olarak ortaya koymuş. (4)
Ayrıca; Eğitimimiz çağdaşlıktan çok uzak durumda. Okulların kitaplığı yok, atölyeleri yok, laboratuvarları yok, 2022 yılındayız ama bilgisayarları yok, bırakın bunları okulların temiz tuvaletleri, sosyal alanları, hijyen malzemeleri, ihtiyaç duyulan materyalleri bile doğru düzgün yok!” Diye isyan etmiş. (5)
İşte ağır olan sorunlar ve çözülmesi gereken hususlar bunlardır, öğretmeni sınavlarla bunaltmak öğretmeni mesleğinden soğutmanın bir başka yoludur.
Bir de bunların yanında öğretmenin geçim zorluğu vardır, bu durum da öğretmeni bunaltmaktadır.
Yazımın genelinde alıntılarla da vurgulamak istediğim şudur.
Öğretmenin yetiştirdiği öğrencileridir, öğrencilere verilen bilgilerde tam öğrenmeye ulaşıp ulaşmadığı esas alınmalı ve bu durum ölçülmelidir. Geliştirilecek sorular her ünite sonunda öğretmen tarafından öğrencilere uygulanmalı ve her öğrenciye yönelik eksik ve tam öğrenilmeyen konular tespit edilmelidir. Daha sonra da öğretmenden bu konuların öğretilmesi ve tam öğrenmeye ulaştırılması istenmelidir.
Sorunun bundan başka çözümü yoktur.
Bu şekilde öğretmeni yeterlilik sınavlarına tabi tutarak öğretmenlik mesleğinden soğutma yolu tercih edilmemelidir.
Değişik branşlardan öğretmenleri aynı sınava tabi tutarak uzman, başöğretmen yapmanın getirdiği sıkıntılar, ileride öğretmenler ve veliler arasında büyük sorunlar yaratacaktır.
Hasan OKURSOY
22 Ağustos 2022
Mordoğan
Kaynak;
1- Şahin Ayberk, 18 Ağustos 2022 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, “İsmail Koncuk ile yapılan söyleşi”
2- Şahin Ayberk, 19 Ağustos 2022 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Niyazı Aksoy ile yapılan söyleşi.
3- Şahin Ayberk, 20 Ağustos 2022 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Kadem Özbay ile yapılan söyleşi.
4- Age.
5- Age.
