top of page

ÖĞRETMEN

  • 26 Kas 2022
  • 2 dakikada okunur

Yusuf’alar yıkığında dünyamız başka olurdu açılmazdık kimseye dağılırdı çocukluğumuz akşama kızardık gün gitmesin diye her günümüz yazılmasa da olurdu bir hikaye bir de boşluğumuzda kalırdı yaptıklarımız horlanmadı eşikliğimizde o pişmanlıklarımız


bir tren geçerdi uzaklardan solusa duymazdık bazen iç çekerek bizi de alıp gitse derdik utanarak bir bir koparıp atsak da günleri açıp kapattık kıstık gözlerimizi ağrılı günler kötü olurdu ansızın doğmalıydı insan ne kadar anlatılsa çocuklara yağmurun çamuru asıl olan tutmaktı bendinde yağmuru


paylaşmaktan geçse de sevincin yarısı güneş ufka vururdu yağmur arası çocukların sesinde çığlık olurdu ebem kuşağı biz seslendikçe su olur akar kalırdı günün posası


ağlamazdı tek kavakta suya düşse de çocukluğumuz bazen bitmemiş bir ömrün acısı sinerdi üstümüze ağlatırdı ikindi akşamı kalırdı gözyaşımız bize


bazen çiçek açmazdı yaralarımız eskimiş bir ses ulaşsa da tınmazdı uzaklarımız


vururdu güneş gündüz sesinde duvarı dönerdi sessiz neden bilmeyiz sıkıntı olurdu içimiz bütün trenler soluyup dursa üzülürdük biz


bir okusak derken Cumhuriyetin ve Atatürk’ün sesi geldi erken kazanmıştık öğretmen okulunu ne kadar sevinçli idik öğretmen olacağız diye söylerken Denizli’den Rize’ye vardık bir akşamüstü mülakatı da kazandık ne telaş kaldı ne üzüntü ertesi gün kayıt olduk hepimiz nasıl güzel ve mutlu sıcacık sardı on dört yaşı bir taş bina okulumuz oldu


her yıl on bir ay bekledik gurbeti içimizde


ne çabuk geçti zaman öğrendiklerimizin sesinde uzun yollarımıza çıkarken bitti gün

yıllar sonra anladık paylaştıkça ne kadar güzelmiş dün


üç yılda çocuk yüzümüz oldu öğretmen uzaklara çizilen yorgunluğumuzda beş sınıfı birlikte okuttuk oynadık üstümüz çimen çalıştık gaz lambasında aydınlıktı çocuklarımız bir okuldan diğerine atandık olduk göçmen


ne vardı gözlerimizde? Atatürk’ün ışığı umut ve özgürlüktü ufuklara kadar uzanan kimimiz öldü bazımız sürüldü en cesurumuz mesleğinden atıldı akşamüstü dövülse de bütün acılarını unuttu öğretmen zeki çalışkan çocuklarıyla şarkılar söyledi yürekten yapayalnızdı çıktığı yolda bazen emeğin kırılan dallarında savaşırken kör etti bozuk düzen


yıllarca güneşi içenlerin türküsünde söylendik biz çocuklar sizin için aktı terimiz her şey kırılsa da kırılmaz öğrettiklerimiz kim ne derse desin çocuklar oldu rengimiz


akşam batarken gün eskiyenlere kızdık yalnızlığımız korkutmadı bizi gelmekte olan karanlığa üzüldük günü eğirirken daha neler gördük unutmayın çocuklar sizde umudumuz çok birlikte cehaleti yine yeneceğiz hiç korkumuz yok


ne yapsalar atamazlar içimizdeki Atatürk'ü anılarımız vardı bayramlarımızda aydınlık olurdu günlerimiz önünde her geçişimizde gülümserdi Atatürk'ümüz yağmur bir kasvet getirse de hep güler asılmazdı yüzümüz her bayramda sevinç bizi anlatırdı geçmiş çoğalırdık Atatürk'ü görünce biz


Hasan Okursoy



bottom of page