YOLLAR-20
- 9 Ağu 2022
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Eyl 2022
PINAR HANIM
Geceleyin yollar tenhadır, farklıdır, bilmediğin bir kasabada otobüsün kapısı açılır kapanır, seni uykundan uyandırsa da gecede unutkan, saklanan bir an vardır, anlatacakları karanlığın şafağını bekler. Otobüs uğuldar gider, bilmediğin yerleri karanlık örter.
Sonunda yol da biter. İnsan severse, bir de gençse ölüm ona yakışmaz, kime sorsan erken der. Unutma her doğan gün aydınlığında yola umut döker. Sabah ışığını içine çeker. Gençliğinde ağaç diken, yaşlanınca gölgesinde rahat eder. Ölüm hepimize eninde sonunda gelir. Beklemesini bilmek de mutluluktan geçer, yaşamanın her anı güzeldir. Bugünün bu anın kıymetini bil, kucağında umuttan, güzelden yana ne varsa, yakın uzak deme, dağıt, yarın ya varsın ya yoksun, işte doğanın dili her yerde budur.
Bazen de bir şarkı, bir türkü geceye çok şey katar, geride bıraktıkların yanında başka tüter, anılar önünde bir bir seker. Birbirine benzer mevsimler, gidenlerin boşluğu, hepimizdeki telaş, farkına bile varılmaz, nehir gibi akar gider.
Günden kalanı da akşamüstü bekler, esip dursa da yel, akşam karanlığı yavaş yavaş basar. Odanda ne varsa öksürür durur. Artık bilinmez, karanlık akşama bir düğüm mü atar, yarın pişmanlıkların pencerenden mi sarkar?
Ortaokul günlerimizde okulun arkasında bir çamlık vardı, nisanda yağmur sonu bir akasya kokusu yayılırdı, teneffüslerde oraya gittiğimizde bizi başka sarardı. O günler güzeldi, şimdi uzansam tutamam, çağırsam arkadaşları, hiçbirini bulamam. Şimdi akşamüstlerine sorarım; o yağmurlu günler, yükseklerde bulutlar, koşan çocukluğum nerede?
Akşamüstleri dedim, tam da o anılarım akşamüstlerinde aklıma gelir. Buz gibi sular, temmuz ayında hacıbekir, uzun en kuyularından şırıl şırıl kovasından akar.
Düşündükçe, bir yanım bazen orada seker, bir yanım geçti o günler bitti der.
Unutmayın, hepimizin bir öyküsü ışır, orada bir akşam, bir de uzaklar vardır. Kimse dokunamaz ona, bazen seslenir, o günler uğuldar. Sonunda ocaktaki közün de söner, külü de bir yelde savrulur gider.
Nevzat Üstün “İnsan bir yerlere giderken, yani kendi geleceğine giderken, geçmişlerden sıyrılıp çıkamaz. Birlikte taşır o’nu da… Nice yıllar geçerse geçsin üstünden, çocukluğumuz bizimle birliktedir. Nice bilgin olursak olalım, bilgisizliğimiz bilgeliğimizin içindedir. Her karnı tok kendinin açlığını yanında taşıması gibi…
Gördüm, der insan. Ben o kenti gördüm, o ülkeyi tanıdım. Yazıldı çizildi oralar hep… Değildir öyle… Siz gördükten yarım saat sonra o kent büyür; değişir… Açlıklar, tokluklar, çelişkiler, var olmalar, yok olmalar her şey, ama her şey değişir…”
Daha sonra da “Yol uzun…” diye Portekiz’e doğru gidişini anlatır.
Yazarın, Anı, Gezi, Olay kitabı olan “Alamanya Beyleri ile Portekiz’in Bahçeleri” ni 2 Ekim 1976 tarihinde okuduğumda çok ilgimi çekmişti. Okumanız dileği ile yazarı ve yazdıklarını beğendiğimi belirtmek isterim. (1)
Yazar, Develi’ye gelen göçmenlerin çocukluğundaki anılarını da kitabında anlatmış, yola düşenleri aktarmış, bir gün dedesi “Bunlar, Balkan Türkleri” diye söyleyince, uzun süre çıkamamış işin içinden. Çünkü Türk’ün Balkanlısını hiç ama hiç duymamış.
Yıllar sonra arkadaşlarımızla yaptığımız Kırklareli gezimizde rehberimiz Pınar Hanımın anlattıklarını “Gezilerimiz” yazımda dile getirmiştim. (2)
Pınar Hanım, Muhacir bir ailenin kızıymış, babaannesinin anlattıklarını unutmamış, Edirne Babaeski’de onları bize aktardı. Babaannesinin yarım kalan hayatlara yönelik söyledikleri bizi de hüzünlendirdi, oralarda olanları ve kalanları düşünmemizi sağladı.
Balkan, bal ve kan sözcüklerinden meydana gelirmiş. Bal, o yörelerin güzelliğinden, tadındanmış. Kan ise hep savaşlara neden olan topraklarda acı çeken insanları simgelermiş. Pınar’ın babaannesi durur durur bunu aktarırmış.
Babaannesinin annesi fırında yakılmış, bunu geçen hafta öğrenmiş. Babasına “Neden daha önce söylemedin?” dediğinde babası; “kinle büyümenizi istemedik” demiş.
O savaş yıllarında aileden birinin öldürüldüğünü duyduklarında da “İnşallah acı çektirmeden öldürmüşlerdir” derlermiş. Büyükleri “Bir avuç toprağı dahi saksıda bir yabancıya verirseniz, hakkımızı helal etmeyiz” diye söylerlermiş.
Pınar hanım, “Balkan savaşı unutulmaması gereken bir savaştır. Geçmiş unutulmamalıdır, bugün yaşıyorsak, ibadetimizi yapabiliyorsak, şimdi gezebiliyorsak bunu şehitlerimize oralarda savaşanlara borçluyuz” diye söyledi. O gezide bu yazdıklarımı ben de unutmadım, “Yollar” yazı dizimde yine paylaşarak sizlere aktarmak istedim.
Pınar Hanım, "o gün anlattıklarını" biz de hiç unutmadık, unutmayız.
Hasan OKURSOY 4 Ağustos 2021 Yelki
Kaynak; 1- Nevzat Üstün, Alamanya Beyleri ile Portekiz’in Bahçeleri, Çağdaş Yayınları, Kasım-1975, s.109. 2- Hasan Okursoy, Gezilerimiz, 10 Mayıs 2019 Facebook’ta paylaştığım yazım.
Not; Resim, Kırklareli gezimizde rehberimiz Pınar Hanım'ın anlatırken çekilmiş resmidir.
