top of page

YILMAZ MORKOÇ

  • 15 Ağu 2022
  • 2 dakikada okunur

24 Kasım günü idi, sanırım bir okulun denetiminden dönüyordum. Kemer altında Leblebiciler iş hanının önünden geçerken, bir öğrencim elimi öpmek istedi. “Öğretmenim” dedi. “Bir gün sınıfta muhasebe dersimizde, gidin bir muhasebe bürosuna, size yardım etmek isterim, çay söyleyeyim, büronun tertip ve düzenine yardım edeyim, yeter ki bana muhasebede uygulamalarını gösterin deyin” dediniz. Bende o gün öğleden sonra sizin dediğinizi yaptım. Bu yukarıdaki büroya geldim, söylediklerime patronum çok memnun oldu. Girmem ve burada çalışmam o telkinlerinizle oldu. Yıllar sonra patronum emekli olunca, müşterileriyle birlikte bu büroyu bana devretti. Şimdi bu büronun sahibiyim. Lütfen yukarı çıkalım, bir çayımı için dedi. İşimin olduğunu belirterek daha sonra geleceğimi söyledim. Fakat bu mümkün olmadı. Yılmaz evlenmiş, eşine de bir market açmış, işlerinin iyi olduğunu konuşmalarından anladım.

Şimdi Yılmaz’ın ölüm haberini kardeşi Ayvaz’ın facebook paylaşımından öğrendim. “İzmir Ticaret Lisesi Mezunu Serbest Muhasebeci olan sevgili ağabeyim Yılmaz MORKOÇ’un vefatının 1. Yıl dönümü... Acılar çok taze… Mevla rahmet eyle” diye yazmış.

Ben de yorumumda “Sevgili Ayvaz, Yılmaz'ın vefatını şimdi paylaşımınızdan öğrendim. Çok üzüldüm. Ben bir yıl önce bay-bas ameliyatı olmuştum. Bundan dolayı bilgim olmadı. Allah rahmet eylesin. Huzur içinde uyusun. Başınız sağ olsun. Siz bir yıl içinde iki acı yaşadınız. Size de tekrar sabır dilerim. Hepimizin başı sağ olsun.” Diye yazdım.

Geçen yıl 13 Mart 2019 tarihinde bay-pas ameliyatı olmuştum. Bu nedenle Yılmaz’ın ölümünden haberim olmadı. Oysa onu 5A şubesinde okutmuştum. Muhasebe dersinde ücret bordrolarında uygulamaları gösterip kendilerine örnekler yaptırsam da başarısız olan öğrencilerime yukarıda anlattıklarımı söylemiştim. Yılmaz da beni dinlemiş olmalı ki o gün bir muhasebe bürosunda çalışmaya başlamış ve daha sonra o büronun sahibi olmuş.

O gün eve gittiğimde eşime, öğretmenler günü nedeniyle öğrencileri çiçek vermişler, onu tebrik ettim. Fakat “benim de elimin üstünde bir demet çiçek var, görebiliyor musun? “ dedim. Yılmaz’ın bir öpücüğü elimin üstünde hala duruyor, görebilecek misin?” diye eşime olayı anlattım.

Bugün bu acıyı yaşarken geçmişte o günü düşündüm. Yılmaz’ın kaybına çok üzüldüm.

Fikret’ten Ayvaz’ın telefon numarasını istedim. Fikret “kendisinde telefon numarasının olmadığını, fakat mesaj gönderdiğini, gelince bildireceğini” söyledi.

Ayvaz; Celal Bayar Üniversitesinde öğretim üyesi, kırk gün önce kendisi gibi öğretim üyesi olan eşini yitirmişti. Bir yıl içinde iki acı yaşadı. Bazen yaşam böyle acımasız, ona sabır dilemekten başka elimizden ne gelir?

İnsan yıllar sonra şunu anlıyor, ölümün karşısında hepimiz çaresiz ve eşitiz. Kötü olan bir daha güneşi görememek ve ona bir gülücük sunamamak. Gidenin bıraktığı bu boşluğun size bakıp durması, en zor olanı da bu. Anmanın en güzel yolu anılardır, onda gidenleri yaşatmaktır.

Şimdi belki yanımızda bu korona virüsü, bir bilinmeyeninde soluk alıp veririz kimimiz. Belki bir gün biz de bu yaşama veda ederiz. Giderken güzel olan nedir? Diye sorsanız, birini gülümsetebilmektir. Ben de yaşamımda bir sabah Yılmaz’a böyle bir gülücük vermişim, oda onu o gün çok güzel taşımış, o leblebici hanındaki büroya. İşte insanı yıllar sonra mutlu eden bu. Fakat bunun yanında her ölüm erken ve acı. İnsan bu acıda kavrulur durur. Yılmaz’ı ve yengesini rahmetle anarım, huzur içinde uyusunlar.

Hasan OKURSOY 14 Mart 2020 Yelki



bottom of page