YİNE YAZMA ÜZERİNE
- 16 Eki 2022
- 2 dakikada okunur
Hep düşünürüm, ışıksız yaşamın zorluğunu, bir çıradan, bir kandilden kaç yıl geçti. Bir mum gibi yananların, aydınlığa koşanların, çatlağından neler sızdı? Sular çakılına kolay mı zor mu kavuştu? O kayalardan ufalanan o taşların pürüzsüz yüzleri kaç yıl sonra oluştu?
Sonunda ne anlatır yarım kalan tutkular, cam kırıkları, zemheride erken açan çiçek, rüzgâr estikçe çarpıp duran kapı ve selde kayıplar?
Taşıyıp dursan da bu yırtık fotoğrafları, işte sonbahar sonra kış, artık bir daha gelmez bahar, o dalgın akşamlar.
Bir gün daha bitti. Ne kadar istiflesen de bitecek hepsi. Geride o güneş ve gökyüzü, geceleri yıldızlar, bizden önce de vardılar, yine onlar olacaklar. Bizler gibi niceleri görüp onlar da ayrıldılar.
İnsan içinde bazen bir sıkıntı taşır. Bu sıkıntıyı atıncaya kadar da uğraşır durur.
Yazmak bunu yenmenin bir yoludur.
Mina Urgan; Bir Dinazorun Anılarında “Benim için edebiyatın özü şiirdir.” Der ve “Sait Faik öykülerinde şairdir.” Diye ilave eder.
İlhan Berk yazma konusunda ise; “Artık bir suya, bir eve, bir sokağa, bir sokaktan geçerken, bir kadına, bir adama, bir kuşa, gökyüzüne bakarken hep yazmak için baktığını, yaşamının artık başka bir anlamı olmadığını, her şeyin ama her şeyin yazılmak için olduğunu” belirtir.
İnci Aral da Yazma Büyüsünde; “Bazı yalnızlıklar üretkendir, insanı besler. Bazıları öldürür.” Diye söyler.
Konuyu nereye getirmek istiyorum. Şiirle uğraşanlar genelde düz yazılarında şiirin etkisinden kurtulamazlar. Aynı şekilde yalnızlıklarında devamlı yazmak isterler. Belki yalnızlıklarını bu yönlü yenerler.
İlgili yazarlardan bu nedenle alıntılar yaptım.
İnci Aral, Murat Hocaoğlu ile yaptığı söyleyişinde; “Edebiyata adanmış bir ömür yaşadım. Ölünceye kadar da yazacağım. Yazmak çileli bir uğraş ama güzel, anlamlı bir huzursuzluk. Bunca yıl sonra kendimi en doğru seçimi yapmış hissediyorum. Yalnız Kıran Resimleri değil, tüm yazdıklarımla edebiyatımızda saygın bir yer edindim. Bunun değerini biliyorum ve yazar olarak bu ülkeye, bu topluma borcumu ödemeyi bir ölçüde başardığımı umuyorum.” Demiş.
1944 yılında Denizli’de doğan Gazi Eğitim Enstitüsü Resim İş bölümünü bitiren İnci Aral, hem resme hem yazmaya ilgi duymuş. Yazarımızı kutlarız. Yazma Büyüsünü okumanız dileği ile bugünkü yazımı da bitirmek isterim.
İnci hanım yazma tutkusunu çok güzel anlatmış. Yazmak güzel bir tutku, ondan vaz geçmek ise kötü.
Hasan OKURSOY 17 Ekim 2020 Yelki
