YOLLAR-19
- 7 Ağu 2022
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 Ağu 2022
REŞAT NURİ GÜNTEKİN-2
Reşat Nuri Güntekin’in yollara düşen öyküsünde, kimsenin göremediği ayrıntılar yazarın eserlerinde yer almış. Bazen şaştım, o yollara serilen resimleri nasıl bulup bize ulaştırmış. Zeynilerden izi olan askeri Doktor Hayrullah Beyin Kuşadası’ndaki Feride’ye can yoldaşı olması, bir umudu beslemesi ve her kasabada oluşan dedikoduların, tepkilerin sonlanması için Hayrullah Beyin göstermelik bir evlilik yapması, Çalıkuşu romanında dikkatimizi çeken farklı bir ayrıntı idi.
Her romanında bunun gibi kimsenin göremeyeceği özellikleri görüp yazmış.
Reşat Nuri Güntekin, edebiyat alanında 19 Roman, 7 Öykü Kitabı, 22 Oyun, 2 Gezi-Deneme ve Eleştiri kitapları yayımlamış. Cumhuriyetimizin kurulmasında ve yaşatılmasında bu eserleri ile memleket sevgisini yaşatmak istemiş.
Reşat Nuri Güntekin, Erenköy Kız Lisesinde görev yaparken öğrencisi Hadiye hanıma âşık olmuş. Hadiye hanımın sesi güzelmiş, hatta okul yönetimi onu bu özelliği nedeni ile yurt dışına göndermeyi ailesine teklif etmiş, fakat ailesi kabul etmemiş. Hadiye Hanım da “Ben talebe iken, Reşat Bey benim edebiyat öğretmenimdi, nasıl oldu ise oldu âşık oluverdik birbirimize. Liseyi bitirir bitirmez de evlendik. 30 yıl boyunca da onun eşi olma şerefini taşıdım.” Diye Figen Aktar hanıma röportajda evliliğini anlatmış. (1)
1927 yılında Hadiye Hanım ile evlenen yazarımızın kızı Ela, 14 yıl sonra dünyaya gelmiş. Bu durumu kızının hatıra defterine;
”Kızım ben çocukken aya bakardım, ‘Ay dede ay dede, oğlun kızın çok dede, birini bana versene, Allah sana çok vere’ diye dua ederdim. ‘Ay dede beni işitti. Çocuklarının birini bana verdi. Adı Ela kız olsun” dedi. ’Benim kadar ömrü, benimkiler kadar çocukları olsun’ diye yazmış ve Reşat Nuri Güntekin Ela Kızın babası” diye 11 Mart 1954 tarihini da atarak imzalamış. (2)
Ela babasını 13 yaşında kaybetmiş, fakat anıları onu hiçbir zaman terk etmemiş. “Annem daha pratikti, ne bileyim annemle bir bankaya gidecek olursak müdürün yanına çıkar beş dakikada işimiz hallolurdu. Babamla bir yere gidecek olursak kuyruğa girerdik. Ya da bir kitabını basmışlar, yayınevinden alacağı var, para ödemiyorlar, Babıali'den aşağı inerken kaldırım değiştirir 'O kitapçının önünden geçmeyeyim, Reşat Nuri para istiyor demesinler' diye düşünürdü.” Diye babasının inceliklerine tanık olduğunu vurgulayarak çalışma durumunu da Aksiyon Dergisine anlatmış.
Reşat Nuri Bey yazılarını gündüz yazmazmış, gece 21.30 ile 22.00 saatlerinde odasına çekilir, sabaha kadar çalışırmış. Kızı Ela “çalışıyor mu? Okuyor mu bilmezdim fakat hep daktilo sesini duyardım.” Diye söylemiş. (3)
Hadiye Hanım, sıtma konusunda çalışmaları ile bilinen İzmit’li Dr. Feyzullah İzmidi’nin torunu imiş. Soyadı kanunu çıkınca, ailenin diğer fertleri “Paşaoğlu” dememek için “Generalfeyzioğlu” soyadını almışlar. Hadiye Hanımın babası ise damadının soyadını almayı uygun bulmuş.
Kızı Ela, babasının kin tutmayan, her şeyi geniş gören, son derece nazik olduğunu, kimseye kötü bir söz söylediğini duymadığını, kalp kırdığını görmediğini de belirtmiş.
Ela hanım, babasının yazar olmasında payı olduğunu düşündüğü bir olayı da söyleşide şöyle aktarmış.
Askeri doktor olan dedesi babasını İzmir’de gayrimüslimlerin okuduğu bir okula kayıt ettirmiş, sonra da buradan alarak “Oğlum sen gez dolaş. İnsanlara bak, doğayı tanı” demiş. Reşat Nuri Bey de bağları, dağları gezmiş, insanları tanımış ve başıboş bir yıl geçirmiş. Sonra da “babam bunu niye yaptı” diye düşünmüş ve babasına sormuş. Farisice bilen, Arapça ve Fransızca büyük bir kütüphanesi olan Nuri Bey utanarak oğluna “'Ben seni Rousseau'nun Emil'i gibi yetiştirmek istedim” cevabını vermiş. Bu nedenle kızı Ela, babasının yazar olmasında bu olayın rolü olduğunu düşünmüş.
Babasının hayatta iken kitaplarından önemli telif hakkı almadığını, babasının ölümünden sonra annesinin mücadelesi ile bu işin başarıldığını vurgulamış.
Ayrıca, babasının günde dört paket sigara içtiğini, ölümünün de bundan olduğunu, 1956 yılında Londra’da tedavi görürken öldüğünü belirterek, hastanede “annesine, iyi ki Ela burada değil. Ne kadar acı çektiğimi görmüyor, ona şükrediyorum” diye söylediğini aktarmış.
Araştırmalarımda, Reşat Nuri Güntekin’in eşine imzaladığı “Miskinler Tekkesi” kitabının öyküsü de dikkatimi çekti.
Erzincan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi deposunda kütüphane düzenlemesi için yapılan çalışmada, Reşat Nuri Güntekin’in eşi için imzaladığı “Miskinler Tekkesi” kitabı bulunmuş. 30 Ekim 1946 tarihinde eşi için imzalanan bu kitaba “En sevdiğim kitap, en sevdiğim insana, yani Hadiye’ye” diye not düşmüş. (4)
İnsan ister istemez, bu kitap buraya nasıl gelmiş diye düşünüyor. Fakat bu konuda bir kaynak bulamadım.
Hadiye Hanım TRT de yaptığı bir röportajda “vefatından on dokuz sene geçti, dağ eteklerinde insanlar gibi dağdan uzaklaştıkça onun yüceliğini, daha iyi görüyorum, hissediyorum” diye eşi hakkında söylenebilecek en güzel sözü söylemiş. (5)
Atatürk, bir gün, Cumhuriyet’in bu güçlü kalemine “Cephede attan düşüp sakatlandığımda, sizin Çalıkuşu romanınızı okuyarak zaman geçirdim. Romanın sayfaları ilerledikçe çektiğim acıyı unuttum!" Diye iltifat etmiş. Daha sonra da kendi içtiği altın yaldızlı ve üzerinde "Gazi" yazılı sigarasını hediye etmiş, Atatürk'ün isteği üzerine 1929 yıllarında yapılan dil kongresi çalışmalarına Reşat Nuri Güntekin Bey de katılmış. “Dil çalışmaları çok yorucu geçmiş. Binlerce Arapça, Farsça kelimeler temizlenerek yerlerine uygun kelimeler bulunmuş.” Bu çalışmaların üç yıl kadar sürdüğünü eşi Hadiye Gültekin, gazeteci Önay Yılmaz’a anlatmış. (6)
Kızı Ela Gültekin, 1991 yılında emekli olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesinde öğretim üyesi olarak da çalışmış, “Tenten”i ve birçok kitabın çevirisini yaparak dilimize kavuşturmuş, 16 Ağustos 2010 Pazartesi günü yaşama gözlerini yummuş. Sevgi Sosyal’ın “Yürümek” isimli romanı ile “Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu” kitabının kahramanı olarak da kitaplarda yer almış. Yazarımızı ve ailesindeki kayıplarını saygı ile anıyoruz. Huzur içinde uyusunlar.
Hasan OKURSOY 3 Ağustos 2021 Yelki
