YOLLAR-14
- 28 Tem 2022
- 3 dakikada okunur
HER ŞEY GİTTİKÇE KÜÇÜLÜR
Yazarken, yol, yöntem de yolların farklı bir öyküsüdür.
Füsun Erbulak, kendisi ile yapılan bir söyleşide “Yolu buldum mu bilmiyorum. Her seferinde başka yollardan gidiyorum sanki. Şimdiki durağa gelirken genellikle gece yolculukları yaptım. Yalnız başıma. Daha önce farklıydı, yazıyordum, siliyordum; tekrar yazıyordum. Yarım kalan sayfaları tamamlıyordum. Bu yolculukta, gece vakti kalktım; masanın başına oturdum, yazdım, yattım. Öyküler de öyle geçiyor önümden. Bir not defterim var, bazen tek kelime notlar alıyorum, anımsatıcılar gibi onlar. Benim için öyle. Sonra dönüp baktığımda bir gece yolculuğunda öyküye dönüşüyorlar. Ben hala başka yollar, başka duraklar arıyorum. Sanıyorum bu sonsuz bir döngü.” Diye söylemiş. (1)
Feridun Andaç da “Kendi kendimize yazdıklarımızın iki boyutu vardır; biri anı, diğeri de günce/günlük. Yaşama tanıklığı içeren yanları birbirine yakınlaştırsa da asla biri öteki değildir.” Diye yazmış. (2)
Her okuduğum bende iz bırakmıştır, önceki yazılarımda belirttiğim gibi bende bıraktıklarını bir kenara not ederim. Daha sonra da bu notlarım yazılarımda bir bakarsın konuşur. Alıntılarımda kaynak notlarımı kesin belirtirim.
Bir de insanların yolda, çarşıda her yerde telaşını gözlemek yazmama yardımcı olur. Yine daha sonra notlar alırım, kaynak yazılarımda kalır. Bazen bakışlarım da asılı kaldığı yerden birden kopmaz, orada yalnızlığım başka konuşur.
Bir de kimseye telleri kopuk bir saz gösterilmemelidir. Telleri kopuk sazda öğrenememenin bir farklı boyutunu görür, üzülürüm. Sadık ve İrfan ile Şener saz çalarlardı. Müzik yetenekleri vardı. Öğretmen okulunda müzik öğretmenimiz bize Gaziantep yöresinden “Deriko” türküsünü öğretmişti. O ne güzel bir türkü idi. O günler geldi aklıma. Saz çalamam, fakat çalan ve eşliğinde söyleyenleri takdir ederim.
“Deriko saçın örmezler/Seni bana vermezler/Deriko kaşlar kara/ Deriko gözler ela”
Türküleri çok severim. Şarkıları da öksüz bırakmam. Müzik yeteneğim olmasa da iyi bir dinleyiciyimdir.
Bu yaştan sonra ne anlatayım. Baharı mı? Yazı mı? Yaşlanınca insanda bahar da yaz da biter. İnsan güze döner. Artık yanında her yer, yolun sonu göründü der. Bundan sonra dalında sallanan kiraz mı olunur? Yel estikçe zerdalinin sarısından mı bakılır?
Artık bizde her akşam yorgun, gözler suskun. Tekrarlar başlar, unutkanlığından insan korkar.
Bazen de biriktirdiklerine güler, her şey gittikçe küçülür, yele yağmura ne dayanır? Söylenen türküler de bir bir biter. Dağ dumanına, sabah çiğine küser. Ve insan öleceğini bile bile yaşar. Bazen de doğanın bu diline şaşar. Fakat yine de güzeldir yaşamak, bu anı, bugünü değerlendirmek.
Sonra gökte bir bulut görünür, yağmur ince ince kendini gösterir, insanın içindeki bir boşluğu yel savurur durur. Her yol bir uçurum olur. Yolda ne varsa o zaman söylenir. Gece olmasa gündüzü kim bilir? Acı-tatlı, eksi-artı hep yanında solur.
Yasaklar mı? O bitmez ki… içindeki korku, her güne yeni yasaklar kor.
Şimdi çocuk düşlerine neler vermez insan, yine o günler mavi deniz gibi çalkalanıp dursa, ne güzel olur zaman,
Yola çıkınca, kimse yolda yaşadıklarını, fırtınasını, buzunu ve denizde dalgalarıyla boğuştuğunu bilmez, gidip gezdiğini sanır, yaşadıklarının hep güzel olduğunu düşünür. Yoldaki yamaların, düşenlerin, üşümüş halin bilinmez. Yıllar geçse de bazen onlar ıslanan yapraklar gibi ışır, bıraktıkların sızlar geride. O varış noktan önemlidir, kime sorsan seni orada sanır.
Sabahattin Ali’nin “Hapishane şarkısı” şiirinin sonu;
“Kurşun ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül aldırma”
Diye söylendiğini duysam içim kanar.
Şair bu şiiri, Sinop cezaevinde hükümlülüğü sırasında yazmış. Cumhuriyetin onuncu yılında çıkarılan af ile tahliye olmuş. 1976 yılında da Kerem Güney tarafından bestelenerek şarkı haline getirilmiş. . Özellikle Edip Akbayram, şarkının ünlenmesinde farklı bir rol almıştır.
Şiir haksızlığa başkaldırmayı ve sabrı öne çıkaran sözleri nedeniyle ünlemiş. Toplumun her kesimince benimsenmiş. Fakat bu şiirin bir dizesindeki “Yollar gide gide biter” sözleri de benim gibi hepimiz için de önemlidir, çünkü hepimizin bir öyküsü ve gittiği yollar vardır.
İşte böyle her anıda bir yol öyküsü uğuldar durur, duyduklarım, yaşadıklarım ve notlarım benim böyle yazılarımda yer alır.
Şairin dediği gibi yollar gide gide bitiyor. Ömür gibi gün geliyor hepsi unutuluyor. Yalnız yazılanlar kalıyor.
Hasan OKURSOY
Kaynak;
1-Abdullah Ezik, “Kaybettiğimizi fark etmediğimiz şeyleri düşündüm çok fazla. Onlara yazdım bu kitabı.” 9 Kasım 2018 Füsun Erbulak ile yapılan söyleşi, Edebiyathaber.net.
2-Feridun Andaç, “Günce yazmak, günlük tutmak” 27 Nisan 2021 Edebiyathaber.net.
Not; Resim, dowload.jpg den alınmıştır
