top of page

GÜNLÜĞÜM;

  • 10 Oca 2023
  • 2 dakikada okunur

9 Şubat 2017 Perşembe;

Osman Balcıgil’in “Ela Gözlü Pars Celile” isimli romanını okudum. 149. sayfada; Celile ile Mehmet Nazım Paşanın “Gelin-Kayın peder” konuşmasında; Celile “Ne olacak bu gidişin sonu babacığım?” diye sorduğunda, Nazım paşa cevabı değerlendirmesinde, günümüzün sorunlarına da ışık tutmuş. “Bunun sorumlusu ne İttihat ve Terakki'nin kurmay kadrosu ne de son yüz, yüz elli yıldır Osmanlıyı kötü yönetenler, dert daha derinlerde. İslamın çözülememiş, çözülsün diye uğraşılırken daha da çıkmaza sokulmuş düşünsel yapısı var ya Celile, meselemizin kaynağı tam da orası” şeklinde Nazım Paşa cevap vermiş.

Paşa konuşmasına devam ederek “Neden bizde bir Victor Hugo, bir Montesquieu, bir Jean Jacgues Rousseau yok” demiş. “Ziya Paşa, Namık Kemal, Mithat Paşa var ama onların yerlerini tutmuyorlar” diye söylemiş.

Celile’nin “Neden?” sorusuna da; “Tutmuyorlar çünkü onlar Hugo’yu, Montesguieu’yu, Rousseeau’yu Türkçeye tercüme ediyorlar o kadar” şeklinde cevap vererek sözlerini şöyle bitirmiş. “Sözünü ettiğimiz düşünürler, Hristiyan geleneğinin bir devamı. Gerilerinde kocaman bir Avrupa medeniyeti ve tarihi var” demiş.

Devamla “Bizim düşünsel yapımız onlardan geri veya sığ değil, bizde fazlası var, eksiği yok, bir yol kazasına uğramış. Ama gelişmeden ilerlemeden, aydınlanmadan yana olan yönü bir daha filiz vermemek üzere budanmış, buna karşılık, dogmalardan taassuptan, gericilikten yana olan yanı bir dinozor gibi büyümüş. Dert bu.” şeklinde günümüze kadar gelen bir sorunu dile getirmiş.

Osmanlının en güzel kadınlarından, Nazım Hikmet’in annesi ela gözlü pars Celile “Yahya Kemal’in sevgilisi, Osmanlının ilk kadın nü ressamı olan Celile'nin yaşamını Osman Balcıgil çok iyi incelemiş ve bu kitabı yazmış. Celile Hanım hem anne, hem de baba tarafından paşa torunu ve paşa kızı imiş. Bu biyografik eseri yazdığı ve bize sunduğu için yazara teşekkür ederiz, eserinde edebiyat, resim ve şiir güzellikleri mevcut. Yazar akıcı bir dilde yazmış, elinizden bırakamıyorsunuz. Bu biyografik tarzda yazılan romanı arkadaşlarımın okumasını tavsiye ederim.

Son sayfayı okurken üzülmemek mümkün değil. “Sonra altı yıl daha yaşadı ela gözlü pars. Son sergisini Ankara’da açtı. Sergiden hemen sonra kalp krizi geçirdi ve yetmiş altı yaşında hayata gözlerini yumdu.”

Yazar eserini yalın bir dille yazmış, bu arada tarihi aktarımlarını da bize sayfa altlarında dipnotlarla sunmuş. Tarihi roman okumayı sevenlere de bu güzel eseri duyurmak isterim.

Hasan OKURSOY



bottom of page