GÜNLÜĞÜM;
- 6 Ara 2022
- 1 dakikada okunur
Balıkesir İlinde turne dönüşü son gün toplantıyı beklerken, Kuvayı Milliye Müzesini gezdim. Ressam Özdemir Yeminnicoğlu’nun “Soma Cephesine giden askerlerin ve onları uğurlayan anaların resmi ”ne baktıkça gözlerim doldu. Analar oğullarını askere uğurlarken duydukları acı ve onur çok güzel resmedilmiş. Resme baktıkça kurtuluş savaşında yiten analar ve oğullarını düşündüm. Yine aynı müzede; Hasan Ali Göksoy’un “Kuvayı Milliye Şiirlerini” okudum. Çok güzel yazılmış, şiir metinlerini aradım ise de bulamadım. Bir de Yüzbaşı Kemal (Balıkesir) Beyin l971 yılındaki Bergamalılara yönelik nutku da Kuvayı milliye ruhunu, yaşatırcasına bize de ulaştırmış. Nutukta belirtildiği gibi gelecek nesillere Kuvayı milliye ruhunu taşımak gerek. Bu şiir ve nutkun metnini ararken müzenin müdiresi Neriman Özaydın hanımefendi ile tanıştım. Babası İbrahim Dinçer öğretmenmiş, l971 yılında masa başında kalp krizinden ölmüş. Yeni mezun öğretmenler, kendisinden kalem istediklerinde; “bunların kalemi yok, nasıl öğretmen olacaklar? “ diye üzülürmüş. Müzeden ayrılırken, Müdire Neriman Hanım “Japonların kimliğini gizleyen insanları sevmediğini, başkalarını da satarlar” diye düşündüklerini aktardı. Demek ki; öğretmenler çocuklarımıza kimliklerini ve bu günlere bizi kavuşturanları anlatmalı. Eğitimimizin ve öğretimimizin amacı bu olmalı. Bu konularda yapılan doğruları ve yanlışları yetişecek nesil iyi bilmeli ki gelecek için aynı yanlışları yeniden yaşamasın. Bildiği, öğrendiği doğruları yaşamında uygulasın. Hasan OKURSOY
