GÜNLÜĞÜM;
- 2 Ara 2022
- 2 dakikada okunur
28 Nisan 2002 Pazar; Arkadaşımızın oğlu Levent’in “İnternet Cafe” sinin açılış törenine gittik. Törenin bitimine yakın Çanakkale’den ve savaşın kayıplarından söz açıldığında; Hatice Hanımın amcaoğlu; Kırım Türkleri olarak l943 yılından l949 yılına kadar çektikleri sıkıntıları anlattı. İkinci dünya savaşının bütün dehşetini ailenin üyeleri yaşamışlar. Vait Bey anlatırken, Hatice hanımın annesi Zahide Teyze ağladı. Geçmiş günleri belki yaşamak ve anlatmak istemez gibiydi. Kırımdan (600) kişilik bir grup olarak ayrılmışlar. Ayrıca yanlarında (600) kişilik ermeni grup da bulunuyormuş. Almanya'nın kırımı işgal ettiğinde, onlar da Ruslardan kaçmak için Odesse’ya gelmişler. Orada bir hangarda kalırken, üç metre yüksekliğindeki büyük dalgalar hangarı suyla doldururmuş, onlar ise kerestelerin üzerinde çoluk çocuk korkuyla dalgaları izlerlermiş. Oradan Köstence’ye gitmek için bir şilebin güvertesine binmişler. Otuz kişilik gruplar halinde şilebin bacasının etrafında yirmişer dakika aralıklarla ısınır tekrar brandaların altına geçerlermiş. Ocak ayının soğuk mu soğuk iki gecesini böyle bir yolculuk sonunda bitirip Köstence’ye ulaşmışlar. Oradan Almanlar işçi sıkıntısını gidermek için onları Almanya'nın iç kısımlarına götürmüşler. Almanya’dan İsviçre’ye geçmişler. Patatesten yaptıkları damgalarla Türk olduklarına dair belgeler düzenlemişler. Rusya’ya iade edilmemek için sürdürdükleri çabalar sonunda netice vermiş ve altı yıl sonra Türkiye’ ye gelmişler. Vait bey trene binişlerini söyle anlattı: “Belki yüz bin kişi trene binmek için beklerden alarm verildi ve ardından uçakların bombalarını ve yer altındaki sığınaklara gidişimizdeki korku ve telaşımızı anlatamam. Çünkü bu kalabalıkta birbirimizi kayıp etmemek için hepimiz kalın cisimlerle bellerimizden bağlı idik. Kayıp olanı bir daha bulmak mümkün değildi” dedi. İşte bir savaş; Kırımdan bir aileyi ne acılar ve sıkıntılar içinde savurmuş durmuş ve sonunda Türkiye’ye yollamış. Esme bre rüzgar esme O kış gecesini Akşam akşam Yine bize hatırlatma O hangarda Ölümün soğuk yüzünü Böyle yanımızda bekletme
Hasan OKURSOY
Not; Bu satırlar yazıldıktan iki gün sonra Zahide teyzenin öldüğünü öğrendik. Bir hafta sonu da Hatice-Selahattin çiftine başsağlığı için gittik. Yazdıklarımızdan konuştuk, fakat Zahide teyzeye bu yazdıklarım okunmadı, çok üzüldük, satırlarım öksüz kaldı diye güne not düştüm. Oysa Zahide teyzenin daha çok anlatacakları vardı, fakat ömrü yetmedi. Yaşam, herkeste biteceği gibi onda da bir akşamüstü sona eriverdi.
Resim; Kırım Sürgünü, 1944 son aile. Vikipedi'den alınmıştır. (Kırım'daki sürgün kurbanlarının anısına yapılan en büyük anıt )
