top of page

GÜNLÜĞÜM;

  • 11 Kas 2022
  • 1 dakikada okunur

19 Temmuz 2005 Salı;

Evimizin yeni misafiri mi, yeni üyesi mi desem? Eve bir üye daha katıldı. İsmi “gümüş” bir alman kurdu. Oğlum, bizim yalnızlığımızda koruyucumuz ve eğlencemiz olsun diye bu köpeği bize aldı.. Çocuklar isim bulmak için bir iki gün söyleşip durmuşlar. Sonunda “silvir”den esinlenerek ismi “gümüş” olsun demişler, böylece misafirimizin ismi bizim dışımızda çocuklar tarafından konulmuş. Gümüş ismi bana yabancı değil, çocukluğumun on dört yaşına kadar bizimle birlikte olan bir köpeğimiz vardı onun da adı gümüştü. Kızıma; “ bu ismi nereden duydun ve koydun? “ diye sorduğunda; “aklıma geldi, söyledim kimseden duymadım” dedi. O zaman onlara, çocukluğumun 14 yaşına kadar bizimle olan “gümüş” isimli köpeğimizin öyküsünü anlattım. Gümüş; beyaz tüylü küçük fino cinsi bir köpekti. Gerçek cinsi neydi bilmezdik. Bizimle bağa gelir, bizimle yatar, bizimle kalkardı. Bizim gediğe ondan izin almadan kimse giremezdi. Bir öğle üzeri belediye zabıta memuru Demirali, kuduz köpekle mücadele faaliyetleri içinde, onu çifte ile vurdu. Bağırışına ulaşmak istedim. Demirali “kimse dışarı çıkmasın” diye bağırınca yerimde dondum kaldım. Çıktığımda donuk gözleri bana bakıyordu, niçin beni kurtarmadın diye şikayet eder gibiydi. Ona çocuk ruhumun acısında bir mezar yaptım. Bütün gün ağladım. Şimdi ne zaman bir beyaz köpek görsem onu hatırlarım. Gözlerim sulanır uzaklara dalar ve hayıflanırım. Durumu anama anlattım. Anam senin köpek siyah, bizim gümüş ise beyazdı, ismini Arap koysaydınız diye fikrini söyledi. Geçmiş günlerin anısını belki yeniden yaşatmak istemedi. Bilemiyorum fakat ona bu isim yakıştı, anacığım ve biz de bu ismi çok sevdik.

Hasan OKURSOY



bottom of page