GÜNLÜĞÜM;
- 27 Eyl 2022
- 4 dakikada okunur
13 Eylül 2019 Perşembe; BİLECİK 5 Eylül 2019 Perşembe günü gezimizin 3. Bölümünde; Devletimizin kurulduğu Bilecik ve Söğüt’e gittik. Ertuğrul Gazi ve Orhangazi Türbesi, Kuyulu Mescit, Hamidiye Külliyesi, Bilecik, Şeyh Edebali Türbesi’ni gezdik. Osmanlı imparatorluğunun temellerinin atıldığı ilk başkent Söğüt’ü gördük. Eskişehir’e 80 Km. olan Bilecik ve çevresi 1071 de Bizans ile Selçuklular arasında yapılan savaşlar sonunda Selçuklulara geçmiş. Osmanlı devletinin doğuşu da Söğüt’te gerçekleşmiş. Osmanlı Devletinin temellerinin atıldığı 623 yıl hükümranlık sürdüğü Dirilişin başladığı yer olan Bilecik ve Söğüt’te Osmanlı Padişahlarının resimlerinin bulunduğu tarih şeridini gezdikten sonra Osmanlı Devletinin kuruluşu ile ilgili üç boyutlu slayt gösterisini izledik. Daha sonra; Küçük bir tepe üzerinde bir yapı olan Şeyh Edebali Türbesini gördük. Osman Beyin hocası ve kayınbabası olan Şeyh Edebali türbesi Orhan gazi tarafından yapılmış. Alt kısmında eşi ve kızının mezarı da bulunmakta, türbeye 50 metre uzaklıkta, Yıldırım Beyazıt tarafından dedesi Orhan Gazi adına yaptırılan Orhan Gazi Camisi de mevcut. Tek kubbesi olan caminin minaresi 30 metre uzaklıkta bir kaya üzerine yapılmış. Aslen Karamanlı olan Şeyh Edebali ilahiyatçı ve İslam bilgini olarak tanınmakta olup Ahi Şeyhi imiş. Anlatıldığına göre; Ertuğrul gazinin ölümünden sonra 20 yaşındaki Osman Bey bir rüya görmüş, rüyasında Şeyh Edebali’nin göğsünden bir ay fışkırmış ve kendi göğsüne girmiş. Sonra göğsünde bir büyük ağaç yeşermiş, dalları hızla büyüyüp alemi kaplamış. Rüyasını hocasına anlatmış. Şeyh Edebali’nin gözleri dolmuş “Ey Ertuğrul oğlu Osman” demiş, “Beysin kızımla evleneceksin, sana gelen nur budur. Allah nice kulunun İslam’a kavuşmasına senin nesline vesile edecek. O ağacın dalları da budur.” Diye rüyayı yorumlamış. Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e nasihatleri üç yüz yıl sonra Ünlü Osmanlı tarihçisi Cenabi’nin Arapça eserinin Süleymaniye kütüphanesindeki nüshasında bulunmuş. Mustafa Cenabi öncesinde bu metine rastlanılmamış. Rivayete göre bu sözler öyle sıradan sözler değil. Üzerinde düşünülecek konumda, bu nedenle Ertuğrul Gazi’nin ve Şeyh Edebali’nin sözlerine yazımda yer vermek istedim.
ŞEYH EDEBALİ'NİN OSMAN BEY'E NASİHATİ Ey Oğul!.. Beysin, bundan sonra öfke bize; uysallık sana. Güceniklik bize; gönül alma sana. Suçlamak bize; katlanmak sana. Acizlik, yanılgı bize; hoş görmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana. Kem göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana. Ey Oğul!.. Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana. Ey Oğul!.. İnsanlar vardır şafak vaktinde doğar, gün batarken ölürler. Unutma ki, dünya sandığın kadar büyük değildir. Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür. Bu yolda nazarımızı sonsuzluğa dikip; büyük yürümek ve büyük ölmek gerek. Bu yolda hırs, diken; benlik ve kibir, engeldir oğul. Sakın hâ kendine takılmayasın ve kendinde boğulmayasın. Teklik sadece Allah'a mahsustur, tek başına karara durup hoyrat dünyanın dayanılmaz ağırlığını kaldırmayasın. İşlerini ehil kişilerle, ehil kişilere danışarak tutasın. Danışırsan yol alırsın, danışmazsan yolda takılıp kalırsın oğul. Oğul! Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin; ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen, sabah rüzgârında savrulup gidersin. Bir dem gelir bir tekmeyle dünyaları yıkacak olursun. Bir dem gelir yerdeki karıncaya mağlup olursun. Güç hayvanda bile mevcut. Akıl sadece anahtar. Anahtara takılmayasın. Aslolan anahtarın açacağı kapılardır. Kapıların ardında hazineler, kapıların ardında sır vardır. Sırlar ki, ebedî muştuları koynunda barındırır; sonsuza kavuşturur. Aklını kullanıp dünyadayken Cennet'in kapılarını aralayasın oğul. Öfken ve benliğin bir olup aklını yener! Dâima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Azminden dönmeyesin. Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil. Her işin gereğini vaktinde yap. Öfke ateş, öfke âfet, öfke şeytandır oğul. İnsanoğlu dağları devirir; ama öfkesine mağlup olabilir. Öfkeyle savaşı daima taze tutmak gerekir. Sabırsız olmaz oğul. Sabırsız menzile varılmaz. Kaf Dağı'na sabırsız ulaşılmaz. Vazifen çetin, yükün ağırdır oğul. Hizmette önde, ücrette geride olasın. Vazifenin en ağırına tâlip olmaktan kaçınmayasın. Vazifenin ağırlığı Yaradan'ın kullarına ihsânıdır. Oğul, açık sözlü ol!.. Her sözü üstüne alma, gördüğünü söyleme, bildiğini bilme, sözünü unutma, sözü söz olsun diye söyleme. Bizler nefreti eritmek için, muhabbetin asâletini dünyaya yeniden hâkim kılmak için çıktık yola. Bu yolda utanacak bir şeyimiz yoktur. Muhabbet yolunun gizlisi saklısı yoktur oğul. Ama altının değerini sarraf bilir; sözünü muhatabına göre ayarlayasın. Câhilin karşısında altınlarını çamura atmayasın. Yiğit olan kördür, kötülüğü görmez. Sağırdır, kem sözü işitmez. Dilsizdir, her ağzına geleni demez. Bildiğini de her yerde ayaklar altına sermez. Yunus gibidir o; yüreği muhabbete, gönül ibresi hakikate ayarlıdır. O bir defa söz verdi mi, onu nâmusu bilir. (…) Sevildiğin yere sıkça gidip gelme, muhabbetin kalkar, itibarın kalmaz. Düşmanını çoğaltma, haklı olduğunda kavgadan korkma! Bilesin ki; atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler! Her şeyin ortası makbuldür, sevginin de. Sevdiğini gereğinden fazla sevmeyesin. Sevgini de, sadece yüreğinin eline vermeyesin. En çetin imtihan "sevgi"yle olanıdır. "Kişi ne kadar bahâdır olsa da, muhabbete tuş olur" diyen atanın sözünü aklından çıkarmayasın. Böyle imtihan olmamak, istikbalde neslinden utanmamak için gecelerin bağrında, seherlerin aydınlığında duaya durasın. Senin ideallerin ve geleceğe dâir hedeflerin var oğul!.. Gönül adamı ömrünü boşa harcamaz, yüreğini ucuza satmaz, edep tâcını başından almaz. Gönül erinin her zaman yüzü yerde, gönlü göktedir. Haklı olduğunda kavga vermesini bilir. Kavgayı sadece bileğiyle değil, ilmiyle ve yüreğiyle yapmasını bilir. İyiliğe kötülük, şer kişinin kârı, İyiliğe iyilik her kişinin kârı, Kötülüğe iyilik, er kişinin kârı'ymış oğul.! Ey Oğul!.. Üç kişiye acı: Cahillerin içindeki âlime... Zengin iken fakir düşene... Hatırlı iken itibarını kaybedene... Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın. Osman!.. Sen bizim rüyâmız, sen bizim devâmız, sen bizim duâmızsın oğul. Dâima başın dik, alnın ak, gönlün pâk olsun. Ey Oğul!.. Zümrüt-ü Ankâ'nı iyi seç ki, Kaf Dağı sana yakın olsun. Yolun ebediyete kadar açık olsun. Ey Oğul!.. Yolun uzun, işin çetin, yükün ağır. Allah-û Teâlâ (cc) yardımcın olsun.
Ertuğrul Gazi’nin Şeyh Edebali’ye verdiği değer oğlu Osman beye söylediklerinde saklı. Bak oğul!
Geçmişini bilmeyen geleceğini bilemez! Osman, geçmişini bil ki, geleceğe sağlam basasın! Nereden geldiğini bil ki, nereye gideceğini bilesin! Beni kır, şeyh Edebalî’yi kırma. O bizim boyumuzun ışığıdır! Terazisi dirhem şaşmaz! Bana karşı gel, ona gelme! Bana karşı gelirsen üzülür, incinirim! Ona karşı gelirsen gözlerim sana bakmaz! Baksa da görmez olur! Sözümüz Edebalî için değil senceğiz içindir! Bu dediklerimi vasiyetim say! Durmaya ve dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre ise çok az... Ertuğrul Gazi
Söğüt’e gittiğimizde Ertuğrul Gazi’nin türbesini de ziyaret ettik. Öncesinde askerleri geçmiş giysileri içinde nöbet devri yaparken seyir ettik. Gala gecemiz de güzel geçti. Son gecemizde Fikri ve Asım ile Faik’in fasıllarına ben yorgunluğum nedeniyle katılamadım. Arkadaşlarımın aktardığına göre çok güzel geçmiş. Gezimizin son günü olan 6 Eylül 2019 Cuma günü Eskişehir’de; Devrim Arabalarının bulunduğu bölümü ve lokomotifleri gördük. Porsuk çayında Gonda (bot) gezintisi yaptıktan sonra meşhur çiböreği yedik. Çibörek kızgın kızgın yağda pişirilen bir börek cinsi. Kırım Türkçesinde “çibörek, şıbbörek, şırbörek ve şibörek” isimleri ile de söylenmekte imiş. Gruptaki arkadaşlar her gezi sonunda olduğu gibi peyde pey ayrıldılar ve hepimizin içine her gezide olduğu gibi bu ayrılışlarda bir hüzün çöktü. Hasan OKURSOY

