top of page

GÜNLÜĞÜM;

  • 30 Ağu 2022
  • 2 dakikada okunur

23 Haziran 2019 Pazar; Halk TV’de Celal Ülgen beyin edebiyatla olan yakınlığını ilk defa duydum. Ben iyi bir hukukçu olduğunu biliyordum, fakat edebiyatla bu kadar yakın ilişkisinin olduğunu bilmiyordum. Anlatımları beni büyüledi. Halk TV yayınları zaman zaman kesildi, bazı konuşmalarını alamadım. Daha sonra bilgisayarımda internet ortamında kendisini dinledim Alabildiğim notlar bu nedenle kısa oldu. “Şimdi yaşım 73, iş yoğunluğum bitse yine klasikleri okumak isterim” dedi. Antalya Lisesi’nde öğretmen iken iki öğrencisi dışında Cahit Külebi’nin şiir yazdığını okulda kimse bilmiyormuş. “Hikâye” adlı şiirini, Tarih öğretmeni eşi Süheyla’ya yazmış. Celal Bey ve arkadaşları; Öğrencileri, eşinin ölümünden sonra Cahit Külebi’yi evinde ziyarete gittiklerinde, yatak odasının eski düzeninde aynen tutulduğunu ve terliklerinin bile hazır olduğunu görmüşler. Celal Ülgen bey “Ben ilk vekâletimi Ahmet Arif’ten aldım” dedi. Devamında; “1968 kuşağının iki şairi vardır. Biri Ahmet Arif, diğeri ise Enver Gökçe’dir” diye ilave etti. Cahit Külebi şiirdeki sese çok dikkat edermiş. Şiirde imge, metofor çok önemli dermiş. Şiirlerinde okuru okşarmış. Yarına beş şiir bırakan şair büyük şairdir dermiş.

Kendi yazdığı “GÖZLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ” isimli Şiirini okudu.

“Her gün karanfil kokmazdı Her bulut taşımazdı yağmur. Dalgalar düşmandı gözlerine, Gözleri nar çiçeği...


Güneşi sağardık her bağbozumu Yön yitiren tarla kuşlarıydı gülen. Eski çerçeveli fotoğraflardan.


Çocuklar çığlıklarla doğardı Çocuklar su. Çocuklar dalgaları taşırdı okyanuslardan Ve kuş üzümlerini Babil'in asma bahçelerinden...


Yük katarları geçiyordu Tutsak kadınlar dolu vagonlarda. Yük katarları, mevsimler gibi hızlı... Geçiyordu.


Açmaz mıydı menekşeler yeniden ? Kumsala yazılı aşklar siliniyordu. Kilimler dokuyordu güz yaprağı Kaç kez sebil etmişti geceyi kül rengi akşamlardan Dudakları silinmişti yine de Dudakları fırtınalardan.


Kim yazardı tarihini ölümsüz sevilerin Elleri olmasaydı. Elleri baş kaldıran...


Her gün karanfil kokmazdı Her bulut taşımazdı yağmur. Dalgalar düşmandı gözlerine, Gözleri narçiçeği.


Yük katarları geçiyordu. Posta trenleri, ekspresler Kampanalar çalıyordu giz mavisi istasyonlarda Posta trenleri yorgundu taşımaktan gözlerini.


Ne çok gözleri vardı özgürlüğün Dalgaların silemediği...”


“Benden edebiyatı çıkarın sıfır kalır. İyi anlatmak önemlidir. Edebiyatla yakınlığım, duruşmalarımda bana yardımcı olmuştur. Benim için önemlidir. Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi’ndeki öğretmenlerim beni edebiyata yönlendirdi.” Dedi. Öğrenciliğinde Deniz Baykalcı olanlara “bahriyeli” derlermiş, Deniz beyin “hitabeti güçlü” dedi. “Fabrika daha sonra çimento olarak yayımlandı. Yazarını hatırlamıyorum, fakat gençlerin bunu da mutlaka okumaları gerekir” diye anlatımlarına devam etti. Cahit Külebi’nin “Tokat şiiri ünlüdür” diyerek anlatımını şöyle bitirdi. “Öğrenciler sıradan olanları unutur, fakat saz çalanları, şiir okuyanları unutmazlar. Bu nedenle sanatın bir yönü ile öğrenciler uğraşmalıdırlar. O zaman sıradan olan durumunda kalmazlar” dedi. Hasan OKURSOY



bottom of page