top of page

GÜNLÜĞÜM

  • 14 Ağu 2022
  • 2 dakikada okunur

15 Eylül 2006 Çarşamba; 12 Eylül 2006 Salı günü; Nihat Parmaksız, arkadaşımız Hüseyin Kaya’nın ölüm haberini verdi. Eşine telefonda “Gerçek mi ? “ diye sorduğumda; Bir yıl önce 5 Haziran’da Cankurtaran yokuşunda bir motosikletin çarptığını ve öldüğünü söyleyince kendimi tutamadım, ağladım. Hüseyin Çırnaz’ı aradım, bulamadım. Şükran Kaçmaz da yoktu. Daha sonra Şükran telefonda Adillerin geldiğini söyledi. Bornova Öğretmen evine onları görmeye eşimle gittik. Orada Neriman, Sükran ve Adil; Aladdin’i Bilal’in eşi Nuray’ı, Zeki’yi ve Hüseyin’i anlattılar. Anlatılan anılar biraz beni oyaladı. Adil de karaciğer yetmezliği ile baş başa, yine de neşe dolu. Akşam yemek de dahil hep o konuştu. Ne nüktedan arkadaş, zaman zaman bizi gülüp kendimizden geçirdi. Yaşam ne kadar kısa, şimdi önümde Mustafa Aksoy ve Hüseyin Kaya’nın aralarında olan bir resmim gözlerim önünde. Hüseyin Kaya yok artık. Ölüm haberini bir yıl sonra aldım. Bu günlüğü zaman zaman okuyup onu anacağım. Hâlbuki nasıl iyi tutunmuştuk yaşamın kollarına, Çırnaz, Kaya ve ben dar gelirli ailelerin çocukları idik. Okumak için nasıl da çırpınmıştık. Başardık da, öğretmenlik gibi en güzel bir mesleğe sahip olmuştuk. Hüseyin hiç bıyıklarını kesmemişti, devremizde en çalışkan arkadaşımızdı. Tarsus ve Denizli Ticaret Meslek Lisesi’nde onu ziyaret ettiğimde, hep sevecen ve verici, paylaşıcı buldum. İçki ile öğrenciliğinde arası iyi değildi. Fakat daha sonraları, onu içki ile dost buldum. Birlikte olduğumuzda da, öğrencilik günlerimizi konuşurduk. Kızı mimar öğrenimini tamamladı. Kaya bir trafik kazası geçirdiğini daha sonraları bana aktardı. Yanında oturan ilköğretim müfettişi hemşerisini kaybetmişti. Bu olayı uzun zaman unutamadı. Yıllar sonra da ikinci bir trafik kazasında, bir sürat motosikletinin çarpması ile can verdi. O günler ne güzeldi Atatürk öğrenci yurdu C blok Günlük mutluluklarımızı Akşamları Ne güzel kucaklardı Şakalarımız Ertesi güne taşmazdı Hepimizin yüzü Yeni açmış Badem çiçekleri gibi Hep gülerdi O güzel günler İçimizde hep söylendi durdu Hiç kurumadı Şimdi kaya aramızdan Savılıp gitti Uğurlar olsun... Uğurlar olsun... Seni arkadaş sohbetlerinde Yine anacağız Unutmayacağız..

Ömür dediğin ne ki; Daha sonra Adil de ayrıldı aramızdan. Günler yaşlılıkta bazen acıtarak geçer. Bir dostun aramızdan ayrılık haberini uzaklar taşır ve biter. 24 Ekim 2009 Cumartesi günü de Adil’in acı haberini yine Nihat verdi. Bu günü de günlüğüme acı bir haber olarak yazdım. İçten ve nüktedan okul arkadaşımızdı Adil, İzmir Öğretmen evinde o akşam yemekte Ayla Özaydınlı arkadaşımız da eşi ile vardı. Daha bir yıl olmadı ne güzel bir akşam geçirmiştik. Bayramda telefonda artık yolun sonuna geldiğini birkaç cümle içinde özetlemişti. Uğurlar olsun Adil, seni hep anacağız, bizi bekle bir gün yine orada da nüktedan konuşmalarını dinler güleriz. Ayla arkadaşımızı da bu geçen yıllarda yitirdik. Onu da o sonsuza uğurladık. Arkadaşlarımızı rahmet ve özlemle anmak istedim. Her acı bizi bırakıp gider. İçimizi burkar. O günler önümüzden bir bir geçer. Sesleri uzaklaşır, anıları yanımızda seker. Okul günleri, yurt akşamları, sınıflarımız ve kantin gözlerimizde tüter.

Hasan OKURSOY



bottom of page