top of page

GÜNLÜĞÜM;

  • 15 Tem 2022
  • 4 dakikada okunur

11 Temmuz 2022 Pazartesi;


Önceki günlüğümde, torunumun sahaftan aldığı kitap hakkında Eylül-1988’de basılan kitabın boş sayfalarına, sınıf mümessili Aylin hakkında arkadaşları, güzel yazılar yazmış. Sanırım; 1990 yılı sonunda, arkadaşları bu kitabı almış ve yılbaşı öncesi Aylin’e hediye olarak vermişler.” Diye yazmıştım.

Bugün de bu yazılardan alıntılar yaparak günü anlatmak istedim.

Aylin, 2A sınıfının örnek bir mümessili imiş.

Gülen “Hayatta hayallerinin gerçekleşmesini ve mutlu olmasını” dilemiş.

Selen “Şu cıvık 2A’nın örnek mümessili, beni unutma” demiş.

Julide “Her şeyin gönlünce olsun, daima mutlu, sağlıklı ve başarılı ol, daima gülümse ve beni de unutma, seni unutmayacağım” diye yazmış.

Güniz Gökçe “Bu çılgın sınıfın mümessilliğinden sonra bir daha buna cesaret edebileceğini zannetmiyorum. Hayatın boyu sağlık ve mutluluk dilerim” Diye arkadaşının gelecek yıl sınıf başkanlığına cesaret edemeyeceğini söylemiş.

Özlem “Sevgili Hipolitam, seninle aynı oyunlarını ve sınıfı paylaşmaktan mutluyum, gururluyum, inşallah seneye birlikte oluruz.” Diye dileklerini iletmiş. Sözlüğe baktım, Hipolitam’ın anlamını bulamadım.

Aysu İzci “Sevgili Aylin, İlkokulda, dershane sıralarında başlayan arkadaşlığımız bugüne kadar sürdüğü için çok mutluyum. Umarım bu daha uzun sürer.” Diye arkadaşı ile mutluluğunu anlatmış.

İdil “Pek muhterem Hippolato! Her ne kadar kartlaştıysan da sen halen bizim örnek müsemmilimizsin. Böyle muhteşem bir sınıfın müsemmili olmak herkesin eline geçen bir şans değildir. Unutma seni seviyorum! Kart halinle de olsa, nice yıllar tabii bizlerle” diye mutlu yıllar dileğinde bulunmuş. Müsemmili’nin ve Hippolato’nun da anlamı sözlükte yok.

Belkıs “Bayağı, bayağı aktör olduk. Seninle aynı Stage’i paylaşmak beni çok mutlu etti. Daha nice birlikte oyunlara (mümkün olduğunu sanmıyorum ama) umarım ‘Usturalardan hoşlanırsın. Balık burcundan selam. Dua et USA işi olsun.” Diye dileğini iletmiş.

Seda “Paylaşılabilecek en güzel şeyi tiyatroyu vs. Lise 1-2 belki de 3’ü paylaşırız, tüm hayatın boyunca mutluluklar.” Diye iyi şanslar dileyerek lise 3’te birlikte olmayı düşlemiş.

Melis “Bu sene seninle ilk kez aynı sınıfa düştük. İnşallah seneye de aynı sınıfta oluruz. Senin sevdiğim o kadar çok yanın var ki… Ama en çok sevdiğim şey saçını topladıktan sonra yanından sarkan bakış. Seni gerçekten çok seviyorum. Beni hiçbir zaman unutma. Çünkü ben seni hep o tatlı gülümsemenle, oynamaya bayıldığım güzel saçlarınla hatırlayacağım. İnşallah her zaman şimdiki gibi mutlu ve başarılı olursun.” Öptüm diye yazmış. Yazdıklarının içinde “yanından sarkan bakış” cümlesi yazdıklarında bir farklı güzelliği ortaya koymuş.

İrem “Ne kadar çabuk geçiyor zaman değil mi? Seninle Orta 1’de tanışmıştık ve gerçekten tanımıştık sanırım birbirimizi. Sadece bir buçuk senemiz kaldı bu okulda ama arkadaşlarımızın bir buçuk seneyle kalmasını hiç istemem. Dostça Kal” Demiş.

Fatoş “Örnek Mümessilimiz, bendeniz örnek bir talebe terakesi azası olarak, buracığa yazmayı bir görev biliyorum. Tabii ki ben de en az sizler kadar görevine düşkün sorunlarınızla (Gerek tavuk gerek alan olarak) yakından ilgilenen bir kişiyim. Her zaman yanınızdayım ve beni unutmayınız. Tüm hayatın boyunca mutlu olmanı dilerim, zira hayat kısadır. Ne zaman cafetarıa’ya gitsen parça tavuk bulabilmen umuduyla” Diye yazmış.

Feriha “Bilmem buraya seni ne kadar çok sevdiğimi sana sağlık, başarı, mutluluk dilediğimi, en yakın en içten dostum olduğunu anlatmama gerek var mı? Umarım ki tüm iyi dileklerimi, sevgimi sana anlatmayı başarabilmişimdir. Aylin’im sen benim beni tamamlayan en büyük parçamsın. Biliyorum ki her zaman her an benim yanımdasın. İleride de hep yanımda olman dileğiyle… Her şey her şey istediğin gibi olsun. Sen buna layıksın!” Diye isminin altına 23-1-1990 tarihini yazmış.

Şimdi “bu yazıyı neden yazdın?” Diye bana soracaksınız.

Öğrencilerin yazdıkları ilgimi çekti. Sanırım okul bir kız lisesi, Aylin’in arkadaşlarının tümü kız öğrenci. Bir yılbaşı öncesi sınıf başkanı olan Aylin’e arkadaşları bir kitap almış ve kitabın ön ve arka sayfalarındaki boşluklara da bu güzel duygularını yazmışlar.

Aslında Aylin için bu kitap çok kıymetli bir hazine, neden sahaflara düştü? Bu günlüğümü de facebookta yayımlayacağım, belki bir arkadaşı kendisine haber eder ve bize ulaşırsa torunumdaki bu kitabına kavuşur diye düşünürüm. Sadece iki arkadaşı, soyadını yazmış, bir arkadaşı da isminin üstünde tarihi belirtmiş. Aylin’in de kitapta soyadı yazılmamış.

Aylin, sınıf başkanı olarak arkadaşlarına kendisini sevdirmiş. Tüm arkadaşları, ona sevgi yüklü cümleler kurarak seslenmiş.

Sevgili öğrenciler, bir anı defteri temin ederek, arkadaşlarınızın bu deftere yazmasını sizler de isteyiniz. Yıllar sonra bu yazıların kıymeti artar, onları çocuklarınıza, torunlarınıza gösterir, farklı bir mutluluk yaşarsınız.

Southey “Ne kadar uzun yaşarsanız yaşayın; ilk yirmi yıl ömrünüzün en uzun yarısıdır.” Diye boşuna söylememiş. İnsanın gençlik ve öğrencilik yılları, arkadaşları bir başkadır. Her insanın başına bunlar bir defa gelir. O nedenle bu yıllarınızda güzel alışkanlıklar edininiz.

Samuel Johnson’ın dediği gibi “Geleceği satın alabilecek tek şey bugündür.” Bugünü ve gençliğinizi iyi değerlendiriniz.

Doğan Cüceloğlu da bir yazısında “Şimdi çocuklarımla beraber olsaydım her birine bir anı defteri alır ve günlük anılarını tutmalarını önerirdim. O gün tuhaf neler duydu, gördü; baskın duyguları neydi ve o duygular ona ne demek istiyordu? Rüyaları ne? Hangi arkadaşlarını özledi, hangi arkadaşlarını özlemedi?” Diye sorduktan sonra da sormaya devam etmiş. “Neden? Anı defterleri paylaşılmaz; mahremiyeti vardır. Anı defterinin sahibi isterse paylaşır; sakın anı defterlerine yazılanları zorla okumaya çalışmayın. Çocuğun psikolojisi için zararlıdır. Büyük güven kaybına neden olur.” Diye gençlerin ve çocukların anı defteri tutmalarını ve büyüklerinin de bu anı defterlerini zorla okumaya çalışmamalarını öğütleniş.

Genelde anı defteri okulun son günlerinde elden ele dolaşır.

Anı defteri ile günlükler karıştırmamalıdır. Birbirine benzer görünse de birbirinden farklıdır. Unutmayınız bu yazdıklarınız yaşadığınız o günlerin tanıklarıdır.

Anılar bizi yaşama bağlar. Yaşadıklarımızdan kalanlardır, çocukluğumuzdan, öğrenciliğimizden kalan izimizi taşır. Paylaştığımız sevinçleri, hüzünleri o anılar saklar. Bazıları da içimizde zonklar durur, belki hiç anlatılmaz, fakat sonunda yazılmak için bizi bekler.


Hasan OKURSOY

Yelki






bottom of page