top of page

EĞİTİM ve ÖĞRETİM ÜZERİNE

  • 23 Eki 2022
  • 2 dakikada okunur

Zaman zaman insanın içinde kara bulutlar büyür durur. İçine bir kasvet çöker, her yer hüzünlü bakar. Canı sıkılır, gün gerilir, bulutlar da düşlerinde uzar gider. Sonra bir yağmur başlar düşleri ıslanır.

Bazen de insan sorar? Nerededir o sarkan düşler, onlar neleri saklar? Bir çocuk yürür paytak paytak, bir umuttur o, çiçeklere dokunur durur. Gün gelir konuşur, belki ileride bu günü de yazar.

Birden bir rüzgar patlar, telaşında, yapraklarda bir hışırtı duyulur. Bir de gökte bulutlar, karardıkça kararır, sonra yağmur yavaş yavaş başlar.

Soğuklar geldi, her yerde kurur dökülür ağaç yaprakları. İçinde bir sıkıntı, nereye bakarsan bak bir hüzündür. Zaman dediğimiz bu değirmen nelerinizi öğütüp gitti. Geride neyiniz kaldı der?

Artık bakıp durma kırık aynalara, sızdırma acını çatlağından.

Çocuklar bıraktıklarımız kötü, hırlı gerilimli bir dünya bırakıp gideceğiz gibi. İleride ağlamasanız da sessizce, üzüleceksiniz. Ülkemizin ekonomik durumu da bozuk, söylenen borç iç açıcı değil. Oysa sevgiyi katık verseydik size, öğretseydik bölüşmeyi farklı olurdu bu dünya.

Şimdi düşlerim gökte, bulutlarında dönüp durur. Belki bir gün yağmur olup düşer. Toprağı ıslatır, tomurcukların ucundan seslenir. Çiçek olur, meyve olur. Geride ne mi kalır? Söyleyemediklerin, bilemediklerin, bıkkınlıkların, insanı işte bunlar deli eder. Bir iz önüne düşer. Yaşlılık mı ne? Bizimle dans eder. O zaman düşlerimiz savrulur, işte insan o zaman da kahreder.

Bir de eğitim-öğretimi sorgulayıcı yaparsan başarı elde edersin.

Çocuklar sormuyorsa, yapılanları sorgulamıyorsa, orayı yanlışlıklar daha çok ziyaret eder. Eğitimin amacı bence bu olmalı. Köy enstitülerini de başarılı kılan bu özellikti. Her hafta sonu okul önünde bir haftalık yapılanlar değerlendirilir, aksayan hususlar üzerinde durulur ve onların nedenleri üzerinde görüş bildirilirmiş. Bu eğitim potasında yetişen her öğretmen yaşamlarında da böyle davranırmış.

İnsan hangi yaşta olursa olsun, sorgulamalı, kendisini yönetenleri, Ne? Niçin sorularını yöneltmeli. Böyle toplumlarda merak ve ilgi artar, doğruyu bulma, ona ulaşma yolu daha kolay olur.

Düşünüyorsak varız, düşünmüyorsak yokuz, bu durum dünyanın her yerinde böyle.

Hey! Gidi günler hey! Neler bozuldu, neleri onardık? İşte bitti bugün de.

1 Ağustos 2020 tarihli günlüğümde, Talip Apaydın’ın “Karanlığın Kuvveti, Köy Enstitüleri Yılları” kitabında yer alan anılarından “Bayramlarda Çalışırız Bayramlar için” bölümünü anlatırken, Talip Apaydın’ın Kıyı dergisinde çıkan “Akılcı Yol” başlıklı yazısından bir alıntısını yazmışım. Orada Talip Apaydın “Akılcı olmayan yol yanlışa gidebilir (…) İyi bir eğitimle insan beyni çok daha iyi çalışır, yaratıcı üretici hale gelir; doğru olan da budur.” Diye yazdığını belirtmiştim.(1) Yazarın çok güzel söylemiş olduğundan bahsetmiştim. İşte köy enstitülerinde böyle güzel eğitim-öğretim ortamı varmış. Bundan Talip Apaydın’lar yetişmiş.

Eğitim ve öğretim başkalarına bırakılacak bir yol değildir. Ona emek verenler, o konuda yetişenler çocuklarımıza eğitim-öğretim vermelidir. Bu nedenle öğretmen en iyi olarak yetiştirilmelidir.

Çin filozofu Konfüçyüs; “Bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret.” Der. Bu da eğitim-öğretimden geçer.

Ayrıca; Çinli ozan Kuan-Tzu ne güzel söylemiş.

“Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek, Ağaç dik on yıl sonrası ise tasarladığın, Ama yüz sonrası ise düşündüğün, halkı eğit.

Bir kez ürün verir ekersen tohum, Bir kez ağaç dikersen on kez ürün verir Yüz kez olur bu ürün eğitirsen halkı.

Balık verirsen bir kez doyurursun halkı, Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı.”(2)

Bugünkü deneme yazımda da kısaca bunlara değindim.

Hasan OKURSOY 23 Ekim 2020 Yelki

Kaynak; (1) Facebook zaman tünelindeki 1 Ağustos 2020 tarihli günlüğüm. (2) Çinli ozan Kuan-Tzu (M.Ö. 1000)



bottom of page