top of page

CUMHURİYET

  • 29 Eki 2022
  • 3 dakikada okunur

Nurallah Ataç 29 Ekim 1953 tarihli “Günce” sinde; “Cumhuriyet kurulalı otuz yıl olmuş. Bana daha dün gibi geliyor. Bizim gençliğimizde, 1920’den önce bir gün bizde de cumhuriyet olacağını söyleseler, hangimiz inanırdık? Düşünenler, isteyenler vardı ya, erişilmez bir düş sanırdık.” Diye yazmış. İşte cumhuriyetin ilan edilmesinin, ne kadar zor olduğunu o günleri yaşayanlar genelde böyle değerlendirmiş. Cumhuriyet 29 Ekim 1923 tarihinde saat 20.30 da ilan edilmiş. Mustafa Kemal, yüz elli sekiz oyla cumhurbaşkanı seçilmiş. İsmet Paşa’yı başvekili olarak görevlendirmiş. Anayasa değişikliği oylanması öncesi Şair Mehmet Emin Yurdakul konuşmasıyla meclisi coşturmuş. Mustafa Kemal Atatürk çok kısa teşekkür konuşması yapmış. İpek Çalışlar’ın “Mustafa Kemal Atatürk’ün Mücadelesi ve Özel Hayatı” kitabında anlatıldığına göre; Genç meclis muhabiri Enver Behnan Şapolyo tanık olduğu o günü şöyle aktarmış. “Ekim ayının yirmi dokuzuncu Pazartesi sabahı, güneşli bir havada Saman Pazarı ve Karaoğlan’dan meclise sel gibi Kalpaklı, başlıklı, fesli erkekler ve kadınlar meclisin karşısındaki bahçede toplanmış. Güneş batmasına rağmen dağılmamış. Cumhuriyetin ilanını Ankara halkına, Meclis Muhafız Bölüğü’nden bir manga asker meclisin yanındaki bahçeden havaya ateş ederek duyurmuş. Reisicumhur seçiminin ardından da mecliste alınan karar gereğince, yüz bir pare top atılmış.” Cumhuriyet ülkemizin aydınlık bir yüzüdür. Mustafa Baydar Atatürk’le Konuşmalar adlı Cumhuriyet gazetesi yayınlarından olan kitabında; “Cumhuriyetin en büyük eserlerinden biri de laikliktir. Yani fikir ve vicdan hürriyetidir. Laik olmayan bir devlet demokrat olamaz. Çünkü demokrasinin ilk şartı fikir ve vicdan hürriyetidir. Laik olmayan bir ulusun bağımsızlığının da bir anlamı yoktur. Çünkü bayrağı hür, fakat fikir ve vicdanı tutsak bir ulus, acınacak bir toplumdan başka bir şey değildir. Hele laik olmayan bir ulusun hürriyeti ise tartışma konusu bile olamaz. Memleketimizin geleceği bakımından taviz vermeyeceğimiz bir prensip varsa o da laikliktir. Laiklikten şu veya bu düşünce ile azıcık sapma dahi, memleketi uçuruma, ölüme sürükler. Unutmayalım ki, Tanrı ile kul arasına girilmez.” Der. Aslında bu sözler cumhuriyetin getirdiklerini özetler. Bu nedenle laiklikten şu veya bu düşünce ile azıcık sapma olmamalıdır. Kaya Boztepe, “Bütün Dünya Dergisinin Haziran 2019 sayısında” yazdığı yazıda o yılların ne kadar kötü olduğunu rakamlarla belirtmiştir. ; “Cumhuriyet kurulduğu yıl, tüm ülkede toplam 344 doktor, 60 eczacı, 136 ebe varmış, hemşirelik eğitimi almış tek bir kişi bile yokmuş. Tüm ülkede toplam 378 kadın, 2356 erkek öğretmen mevcutmuş, ülkemizde okuma yazma oranı % 3 imiş.” Bu nedenle Cumhuriyet yoktan bir ülke yaratmıştır. İlk on yılda ulaşılan başarı mükemmel olmuştur. Cumhuriyet bağımsız ve özgür olmaktır, bayrak ve vatan sevgisini yurttaşlarına aşılamaktır. Bu nedenle cumhuriyet erdemli ve namuslu insan yetiştirmeyi hedeflemiştir. Cumhuriyetle birlikte medreseler kapanmıştır. Yeni modern okullar açılmıştır. Türk alfabesi kabul edilmiştir. Kılık-kıyafette yenilik yapılmıştır. Ölçü birimleri değiştirilmiştir. Soyadı kanunu çıkarılmıştır. Kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verilmiş, kadın erkek eşitliği sağlanmıştır. Din ve devlet işleri ayrılmıştır. Buna laiklik denilmiştir. Din kurallarına göre karar veren mahkemeler kaldırılmıştır. Yurtta modern tarıma geçilmiş, yollar, köprüler yapılmıştır. Sosyal bir devlet oluşmuş ve yurttaşlarımıza eğitim ve sağlık hakkı verilmiştir. Din ve vicdan hürriyeti getirilmiştir. Dün yayımlanan yazısında Necati Doğru; “29 Ekim hukukta, eğitimde sağlıkta, sosyal hayatta ekonomide doğmaları terk edip atan ve yerine, eleştirel bakmayı ve ilmi koyan değişimin anahtarı” Diyerek cumhuriyetin getirdiklerini vurgular. Cumhuriyet sayesinde “Eğitimin yenilendiğini; okulların bilim ve özgür eleştirel akıl üzerine kurulduğunu” açıklar. “Sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları değil bütün dünya yurttaşları çekememezlik, açgözlülük ve öç alma duygusundan uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir.” Sözünü cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya duysun diye söylediğini belirtir. Aynı gün Deniz Zeyrek de “Umut varsa kaynağı cumhuriyettir” başlıklı yazısında ilçesinde kutlanan bayramlara özlem duyarak; “Şiirlerin okunduğunu, halk oyunları, gösterilerinin pür dikkat izlendiğini, şarkıları can kulağı ile dinlediklerini, bütün gün kurucu önderimizi yad ederek bayramın tadına vardıklarını” anlatmıştır. Hepimiz çocukluğumuzda aynı duygularla bayramlarımızı kutlardık. Ne güzeldi o günler? Belki resimlere düşmedik, fakat o günleri unutmadık. Atatürk ve Cumhuriyet sevgisini yüreklerimize öğretmenlerimiz farklı işledi. Bundan dolayı Atatürk’ü ve Cumhuriyeti çok sevdik. Yekta Güngör Özden de gazetedeki köşesinde; “Cumhuriyet varlığımızın temelidir ve Atatürk’ümüzün erdemidir, bizlere bıraktığı en güzel en görkemli emanettir. Görevimiz kutsaldır. Namusumuzun, şerefimizin ve onurumuzun simgesi olan en yüce değerimizdir.” Diye yazarak cumhuriyetin önemini anlatmıştır. Bugün taşımalı eğitimin getirdiklerinin, götürdüklerinden az olduğu düşüncesindeyim. Bir öğretmenin köy okulunda öğrencileri ile birlikte milli marşımızı söyletmesinin, köy meydanında milli bayramlarımızı kutlamasının farklı bir güzellik yarattığı kanaatindeyim. Öğrencilerin etkinliklerinin anne ve babaları tarafından gözlenmesinin olumluluklar yaratacağını savunmaktayım. O günlerimizi ben de Sayın Zeyrek gibi unutmadım. Ne zaman düşüncem o günleri farklı yaşadım. Bu duygular içinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızın 96. Yılını kutlarım. Başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bağımsızlık mücadelemizin tüm kahramanlarını saygı ve rahmetle anarım. Bir şiirimle yine bu güne katkı sunmak isterim.

CUMHURİYET

Güzel kutlardık cumhuriyeti Çam dallarından Bir tak süslerdi çarşıyı Coşardı yaşlısı genci Akşamları fener alayı Kalırdı biz çocuklara Unutmadık o günleri

Bayramlarda Ne güzel yürürdük Hepimizde mutluluk Önde bayrak Ve Atatürk resmi Birlikte söylerdik Marşlarımızla cumhuriyeti

Bayraklarla donatınca okulumuzu Başka yaşardık 29 Ekimi Çok sevdik cumhuriyeti Atatürk’ten emanet bize Onu gölgeleyemez kimse Yaşayacak cumhuriyet Atatürk’ün izinde

Hasan OKURSOY

Not; Enver Behnan Şapolyo, Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulunda benim öğretmenim oldu. Kurtuluş savaşımızdaki anılarını derslerimizde bize de aktarırdı. Öğretmenimi de rahmet ve özlemle anarım. Huzur içinde uyusun.




bottom of page