BÜNYAMİN GÜNDÜZALP'İN ARDINDAN
- 1 Ağu 2022
- 2 dakikada okunur
10 Eylül 2007 Pazartesi günü günlüğüme aşağıdaki satırları yazmışım.
Yaşarken, günün çalkantısında dünü unuturuz. Güneşin doğuşundan, batışına dek bütün gün yaşamla didişiriz, iyi kötü anılarımızı da ertesi güne taşırız. Ölüm de aklımıza gelir, bir gün her şeyi bırakıp gideceğimiz o an, bir mıh gibi yüreğimize saplanır. Nerede, nasıl? Öyle veya böyle bitecek bu ömrümüz der geçeriz. Eğitimci arkadaşımız Bünyamin Gündüzalp 3 Eylül 2007 pazartesi günü aramızdan ayrılmış, haberi 6 Eylül 2007 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde ailesinin verdiği “ Vefat ve Teşekkür” yazısında okudum. Hemen; Erdoğdu beyi aradım ve müteakibinde eşi Fatma hocanımı arayarak başsağlığı dileklerimi ilettim. Bünyamin bey çok iyi bir eğitimci, yürekli ve mükemmel bir yönetici idi. İzmir Ticaret Lisesi’nde derslerine girdiği otuz kişilik sınıfta öğrencilerine, öğretim yılı başında birer roman aldırır ve değiştirme yoluyla yıl sonuna kadar bu romanların bitirilmesini ödev olarak verirdi. Bu öğrencilerin sonraki yıllarda, gerek yüksek öğretime giriş sınavlarında, gerekse iş alanında daha başarılı ve Atatürkçü bir çizgide olduklarını görürdüm. Bir akşam iş dönüşü troleybüsün arka kısmında toplanan bir grup Batı dershanesi öğrencisinin, kendi aralarında konuşmalarına tanık oldum. Benim gibi dinleyici olan grup dışında, üniversite öğrencisi olduğunu sandığım birisi öğrencilere dönerek; “Türkçe derslerinize kim giriyor ?” diye sordu. “Bünyamin Bey” cevabını alınca, “çok şanslı olduklarını, kendisinin de onun sayesinde üniversite sınavlarını kazandığını” söyledi. Eve geldiğimde hemen Bünyamin beyi telefonda aradım, durumu anlattım, çok sevindi. Üzerinde, yurt sevgisi ile Kuvayı milliye ruhu farklı dururdu, arkadaşımı çok severdim. İyi bir insandı, hepimizin başı sağ olsun, ölüm ona erken geldi. Sevgili arkadaşım huzur içinde uyusun.
Onu unutmadık, bu gün arkadaşımızı anılarıyla anmak ve acısına bir şiirimle katılmak istedim.
UNUTULANLARDAN
Baktım esen rüzgar rengini kaçırmış
nerede sokak başında bıraktıklarımız? hepsi sıraya geçmiş
söyleyin kimin yüzündeki hüzün? yağmurunda yıkanmış
neden? köz içinde parlamış
demek duymadın yıldızlar senin için neler demiş?
koparılmış bir çiçek çığlığı kokusunda söylenirmiş
hasan okursoy