top of page

AKŞAMÜSTLERİ

  • 20 Kas 2022
  • 2 dakikada okunur

Akşamüstleri nedense beni büyüler, an gelir günü gözden geçirir, değerlendirirsin. Doğuşun olduğu gibi batışın da olabileceğini düşünürsün. İçinde bir hesap yaparsın. Gün devrilip karanlığa kalınca, ışığı yaktığında aydınlığı bir başka anlarsın.

Akşamın elinde kavrulup kalırsın. Bilmem neden? Bazen yaz akşamında, patikadan, bayırı tırmanmak istersin. Güneşi tutmağa gayret edersin, oysa doğanın dilidir bu, güneş her gün doğar ve batar. Kim güneşi tutabilir ki, biz tutabilelim.

Bazen de akşam kızıllığına şaşar, tutuşan nedir diye kendi kendine sorarsın? Bu kızıllık büyüler seni. Çocukluğunu, geçmişini önüne alırsın, korunda ısınırsın ve düşünürsün. Akşamleyin, sardunyaya dokunan ellerin, sardunya kokar, baharı özlersin. Sonra esen rüzgârda üşürsün.

Buluttan yalnız yağmur düşer. Kaç gündür, düşmedi bir damla.

Zaman bize neler yaşatıp geçer. Bu bulaş ortamını, filmlerde görsek inanmazdık. Fakat bu günleri hep birlikte yaşadık. Bir bilinmezliğinde, hala esip durur rüzgar, bu karanlıkta yıkıklarımız uğuldar.

Her gün gördüğümüz bu gökyüzü, gecelerimizde yıldızlarından güler.

Bakmışsın bir gün bir anda hepsi söner. Çocukluğumuzdaki o sokaklar, o harman yeri, o arkadaşlar, o çelik çomak oyunlarımız, unutulup kalır. Gördüğün bir yıkık neler anlatır? Kimse duymaz, avgana düşen taşın sesini, daldaki kuş, karıncaların telaşlı gidip gelmeleri artık görünmez. O pike yapıp uçan kırlangıçlar da göç edip gitti. Sevdiklerimiz de bir akşamüstü ayrıldı. Gelecek bahar kırlangıçlar gelse bile, giden sevdiklerimiz bir daha gelmez. Birden akşam düşüverdi? Yine söyletti beni.

Bazen Rize kokarım, sonra Antalya, Ankara, Adana, Giresun ve İzmir oralarda bulundum, hepsinde güzel günler yaşadım. Hep ayrıldığım yerleri özledim.

Bir de yirmi iki yıl yurdumun bütün İllerini gezdim. Sordum soruşturdum, hala anılarımı sımsıcak saklarım.

Bazen de bir dağda şiir olurum, yağmur gibi yağarım. Öğretmen okulundaki yazı derslerimi özlerim, redis uçlu divitim, kesik uçlu dolmakalemim aklıma gelir ve çini mürekkep kokarım.

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ü çok severim. Cumhuriyetin ve sosyal devletin o aydınlık yüzünde okudum. Cumhuriyetin ve Atatürk’ün aydınlık yüzünü hiç bırakmadım, kıymetini bilirim. Onların izinden ayrılmadım, hala yürür dururum.

Son kalan saçlarıma takılıp kalsa da eski günler, o anılar bitmez bende. İşte böyle yazdıklarıma girer. Benimle konuşur birer birer.

Eylül insanın her yerinde kanar durur, yapraklar sararır ağacından ayrılır, insanın içine bir başka hüzün çöker.

Kasım dersen o içini bir başka acıtır.

Hasan OKURSOY 17 Kasım 2020 Yelki



bottom of page